İlginç şaşırtma eylemleri,
Alman Yüksek Komutanlığı, Müttefiklerin Batı Avrupa'ya bir taarruz planladıklarının 1944 yılı boyunca farkındaydı. Ancak İngilizlerin ustalıkla icra ettikleri bir dizi yanıltma faaliyeti, taarruzun nereye yapılacağını öğrenmelerine engel oldu. İngiliz yanıltma faaliyetlerinin ana hedefi, Almanları taarruzun Calais limanı çevresindeki bölgeden
Sayfa 233 - On Üçüncü Bölüm: Overlord Harekâtı, D-Günü (D-Day)Kitabı okudu
Sen garptan geri olduğumuzu söylüyorsun. Zaten herkes bunu söylüyor, elbette doğru bir söz olsa gerektir. Fakat ben daha mühim bir şey söyleyeceğim. Ben hemen etrafımızdaki hayattan geri olduğumuzu söyleyeceğim. Bence ne şark, ne şu, ne bu vardır; etrafımızda gördüğümüz hayat vardır. Bizi yapan bu hayattır. Bütün hususiyetlerimiz oradan gelir. Bu ise kitapta okuduklarımız gibi bir kere için olup bitivermiş şeylerden değildir; daima değişen, değiştikçe bizi de değiştiren bir şeydir.
Reklam
Hz. Isa’yı dağa doğru koşarken görmüşler. “Ya peygamber, neden kaçıyorsun? Aslandan mı, kaplandan mı, ejderhadan mı?” Isa, “Ben peygamberim, bunlardan korkmam!” demiş. “Peki o zaman neden kaçıyorsun?” diye ısrar etmişler. “Ahmaklardan kaçıyorum,” demiş. “Aslandan kaplandan korkmam ama ahmaktan korkarım. Çünkü onların kalpleri karadır, hiçbir söz işlemez yüreklerine.”
Resûl-i Ekrem efendimiz(sav):
"Duanın iki kanadı var(ancak bu kanatlarla uçup yükselebilinir). Bunlar doğru söz ve helâl lokmadır", buyurmuştur.
Hayatta kalmaya çalışmak da zaten bir tür intihar değil midir? Tek fark bunu ölerek yapmıyorsun. Hayatın dışına doğru yürümüyorsun. Duruyor ve bekliyorsun eşikte. Belki bir el uzanır sana diye.
Kartezyen yöntem daima nedenden sonuca doğru ilerlemeye, tümdengelime dayanır. Böylelikle Descartes düşünceden, düşüncenin olgularına ve uzamdan, uzamın özelliklerine doğru ilerleyecektir. Yalnız bir noktada, bu kuralın bir istisnasına göz yumdu: Ruh ve bedenin birliği söz konusu olduğunda nedenden sonuca doğru ilerleyemeyiz. İster düşünceden, ister uzamdan yola çıkalım, uzam ve düşüncenin karşılıklı eylemlerini gerektiren olgulara asla varamayacağız. Burada sonuçtan yola çıkmalı; yani, düşünmekten imtina edip yalnızca yaşamalı.
Sayfa 31 - DescartesKitabı okudu
Reklam
"Uyumlu birini doğru şekilde bulmak sandığından daha zordur, özellikle de söz konusu kendin olduğunda..."
Sayfa 82 - Artemis MilenyumKitabı okudu
Saraydan Kız Kaçırma’da söz konusu olan saray, doğunun en güçlü imparatorluğu olan Osmanlı’nın yönetildiği ve bu bağlamda kalbinin attığı yer olarak bilinen Topkapı Sarayı’dır ve o ana dek doğunun bu en görkemli ve güçlü imparatorluğuna karşı kuşkulu bakışlarla bakan Avrupa izleyicisi için hiç kuşkusuz çok ilginç gelmiştir. Gizemli, büyülü, merak uyandıran bu imparatorluktan hem ürken hem de gücüne ve zenginliğine karşı gizliden gizliye hayranlık duyan izleyicinin, salonu hıncahınç doldurduğu tiyatronun perdesi açıldığında, ilkin Selim Paşa, saray bahçesi ve Selim Paşa’nın uşağı Osman görülmektedir. Olağanüstü sahne dekoruyla karşılaşan izleyici nefessiz bir halde bu zenginliğe şahit olurken, kendilerini muhteşem bir yolculuğa doğru çıkmaya hazırlamaktadırlar.
Sayfa 276 - Pegasus Yayınları - 1. BaskıKitabı okudu
"epistemolojik yükümlülükler" başlıklı makale
İnsanların epistemolojik veya akli(INTELLECTUAL) YÜKÜMLÜLÜK (DUTIES) ve gerekliliklerinin (requirements) olduğu büyük ölçüde kabul edilmiştir. John Locke'tan alınan aşağıdaki pasaja bakalım: İman, aklın kesin tasdikinden başka bir şey değildir: öyle ki o, görevimiz olduğu üzere, düzenlenirse, iyi/sağlam bir gerekçe dışında herhangi bir şeye
Sayfa 333 - adres yayınlarıKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.