"İnsan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi olduğuna ve dünyanin dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük Ruth'da da vardı."
Sayfa 86
"Galiba artık neyin peşinde olduğunu anlayabiliyorum. Bizzat bir Güç olmak için entrikalar çeviriyor. Madenden ve çarklardan yapılmış bir zihni var; yetişen şeylere hiç ehemmiyet vermiyor, meğerki bir an için onun işine yarasınlar. Artık onun kara bir hain olduğu aşikar oldu. Kötü şahsiyetlerle, orklarla ahbaplık kurmuş. Brm, hum! Daha da
Reklam
İşin doğrusu, eninde sonunda insanın kendini düşünmesi gerekiyor, uysal ve iyi yürekli olanların bencillikleri zorba olanlarınkinden insaflı oluyor, o kadar.
Arzularımda varsa, daha doğrusu arzularım yaşadıkça o da var olacaksa, gerçekliği neden umrumda olsun?
Selanik, Mayıs 2000 Alaca İmaret Camii ayakta kalan üç camiden biri. Camilerden ikisi müze, biri ise metruk, daha doğrusu harabe halde. Alaca İmaret Camii’nin yıkılan minaresinin izleri hala duruyor. Kaidenin üstünde sanki dün yıkılmış gibi minarenin alaca taşları sökülmüş duruyor. Sanki bir deprem sonrası köke yakın yerinden kırılan ağaç gibi. Avluya bakan pencerenin mermer pervazlarından birinde silinmiş yazılar dikkatimi çekiyor. Siyah mürekkeple Osmanlı Türkçesiyle yazılmış şiirler, dualar. Bir kısmı silinmiş, bir kısmı zamana karşı direnen duvar yazıları sanki. Geçmiş yüzyıllardan geleceği okur gibi; kim bilir hangi titrek elin yazdığı iki mısra hala mermerde duruyor. "Selam olsun müezzin ile imama, Mukayyet olsunlar beş vakit namaza." Bu mısraları yazan münzevi şair, bir zaman sonra Alaca İmaret’te ezanın susacağını, beş vakit namazın kılınmayacağım o günden görmüş müydü yoksa?
Bütün aşk hikâyelerinin en unutulmaz ve heyecan verici sahnesi, sevenin sevgiliye ilk baktığı andır şüphesiz. Daha doğrusu, onun yüzünü ilk gördüğü vakit. Âşıktaki içsel değişimin başladığı an, gözün sevgiliye ilk takıldığı saniye dilimidir ve âşığın bütün biyografisi, bu "ilk bakışın öncesi ve sonrası" ndan ibarettir. Bu ilk bakış, kaderin kazaya dönüştüğü en kutlu demi yüklenmiştir. Kalpte ateşin yükselmesi, aklın ve sabrın ateşe düşmesi o ilk bakış ile başlar. Kılıcın kınından sıyrılması yahut okun yaydan fırlamasıdır bu. Sevgilinin yüzü kınında bir kılıç yahut sadakta bir yay gibidir; bakış onu kınından ve sadağından çıkarır. Kınından çıkan her kılıç yahut yaydan fırlayan her ok gibi artık o da öldürmeye yönelir. Âşığın ruhî ve bedenî (bâtınî ve zahirî; içsel ve dışsal) hayatında bir ihtilâlin, yeni bir dönemin başlangıcıdır bu.
Sayfa 20 - Alfa 26.Baskı
Reklam
Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi
Şimdi, dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün. Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş... İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Kitap Adı: Devlet Yazar: Platon Yayıncı: İş Bankası Kültür Sayfa 231 -237
"İspermeçet balinasında dehanın ne işi var?" diyeceksiniz. İspermeçet balinasının kitap yazmışlığı, söylev vermişliği var mı hiç? Hayır, yok... Eski Doğulular, büyük ispermeçet balinasını bilselerdi, büyülere inanan çocuksu düşünceleriyle tanrılaştırırlardı bu deniz canavarını; Nil'deki timsahı, dilsiz diye tanrılaştırdıkları gibi. İspermeçet balinasının da dili yoktur, daha doğrusu bu dil öyle küçüktür ki, nerdeyse görülmez. Günün birinde, çok bilgili ve şair bir ulus, eski zamanların sevinçli bahar tanrılarını tanır ve şimdi bir tek varlığın tekelinde olan gökyüzünde, bomboş olan tepelerde, onlara eski yerlerini verirse; o zaman büyük ispermeçet balinasının, Zeus'un tahtına yerleşeceğinden, tüm öteki tanrılara üstün çıkacağından hiç kuşkulanmayın.
Sayfa 426
artık cidden sıkıldım
sürekli birileri, erkekler daha doğrusu ve yaşımdan kat kat büyük olanlar, bana yazıp duruyor. tamam, normal konuşuruz, sohbet ederiz ama bu kadarı fazla cidden. gelmiş bana cinsel içerikli şeyler anlatıyor, benim gibi yaşı küçük olan kızlar ne yapabilir ki bunu? ne işimize yarayacak acaba? ben bu tür insanlardan sıkıldım, her gün resmen aynı durumu yaşayıp duruyorum. lütfen bir daha olmasın. o hesaplardan biri de bu alttaki hesap.
UYGAR CAN
UYGAR CAN
Kimin neye ihtiyacı varsa, o olmaktadır. Çünkü kâinat ihtiyaç sinyallerine göre çalışan bir sistemde yaratılmıştır. Yaratılışın kodları ihtiyaçlarla yazılmıştır. Arthur Schopenhauer, Hayatın Anlamı’nda der ki: “Doğrusu herkes, her zaman belli bir tasa, kaygı, endişe, ıstırap, ya da sıkıntı terkibine ihtiyaç duyar, tıpkı bir geminin sağa sola yalpalamadan dosdoğru yol alabilmesi için bir denge ağırlığına ihtiyaç duyması gibi...”
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.