Öyle ya; hapsedilen, edilebilen maddemizdir, ruhumuz değil ki... Burada maddemizle beraber ıstırap çeken ruhumuz, vücudumuza taallûkundan, ona mahkûmiyetinden çekiyor bu acıyı... Fakat uyku basınca, ruh da basıp gidiyor. Sen burada istediğin kadar pinekle; o, ne kilit dinliyor, ne duvar, ne zincir... Bir de uyanınca: Eyvah; maddenin bütün sefaleti ve onun üstünde tükenmeye memur ruhun bütün acısı meydana çıkıyor.