Kendi kendine yalan söyleyip yalanını ciddiye alan insan sonunda ne kendinde, ne de çevresinde gerçeği seçemez olur, böylece hem kendisine, hem de başkalarına saygısızlık eder. Saygının olmadığı yerde sevgi de kaybolmaya başlar.
Balzac'ın bir kahramanı dünyayı boyunduruk altına almak ister, Dostoyevski'nin kahramanı ise onu alt etmek. Her ikisinin de günlük yaşamın üstüne çıkma gayreti, sonsuzluğa doğru bir yönelim vardır.
Sokaklarda dolaşırken, gelip geçen hiç tanımadığım insanları incelemeyi, yüzlerine bakarak, kim olduklarını, nasıl yaşadıklarını, neyle uğraştıklarını ve özellikle o anda onların neyin ilgilendirdiğini anlamayı seviyorum.
"... Ne var ki ruhunun derinliklerinde henüz tam anlamıyla mutlu olmadığını kendi kendine itiraf ediyor, içinde yine de en küçüklerinden siyah bir kurtçuğun varlığını, yüreğini kemirdiğini hissediyordu."
#dostoyevski #öteki