Aklıma nedense şu sözler geldi. Kendilik üzerine. Kendini anlayan, kendini bilen, kendi değeriyle uygun yaşayan "...Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar." S. Zweig
Mağazaların tabelalarındaki yazılar, her zamankinden daha çok sinirlendiriyor beni. Birçok mağazanın yabancı ticaret unvanlarını seçmesinin mantığını anlayamıyorum. Canım Türkçem. Şairlerinin, yazarlarının nice güzel yapıtlar verdiği bu güzel dil, nasıl bu kadar hor görülüyor?
Bir ulus, kendi diline sahip çıkamazsa, geriye ne kalıyor ki?
Asıl sorun, bizi yönete(meyen)nlerin Atatürk’ün getirmek istediği bilinci anlamamalarıdır aslında. Ondan sonra gelenler, eğitimle öğretim arasındaki farkı bile bilemediler.
Böyle bir dehanın bıraktığı değerler nasıl aşındırıldı bu kadar?
Mesele dilden ziyade güven meselesi. Zamanında Yeditepe ismindeki giyim mağazası ismini Sevenhill diye değiştirdi. Ramazan Oğulları Dikim İsletmeciliği ismini kısaca Rodi yaptı. Gratis ve niceleri. İnsanlarda yerli malına güven ve kalite anlayışı yok maalesef. Bu da üretim noktasında yoksunluktan ve reklam anlayışından geliyor zannımca
Çocuklar 10 yaşına kadar okuma-yazma öğrenmese ciddi bir şey kaçırmış olmaz. Ancak o yaşa kadar duyuları ile duygu ve dürtülerini tanıyıp kontrol etmeyi öğrenemezlerse bir felaket olur.
Duyu, duygu ve dürtüleri tanıma ile kontrol etme işini 10 yaşından önce çözmeli