Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şeyh Edebali
" Zamanla düzelir" derler , düzelten zaman değil Allah 'tır! O halde dua et ve o'ndan iste. Acılara hükmeden ve şifa veren Allah'a sığın .
Reklam
Son sözümüz, şu duamız olsun:
Ya Rabbi! Bizleri sev! Bizleri sevenlerden eyle! Bizleri sevdir! Bizleri sevindir! Ya Rabbi! Ne Ebû Bekir gibi sadakatli bir duruşumuz Ne Ömer gibi celaletli bir halimiz, Ne Osman gibi Yusuf misali bir iffetimiz, Ne Ali gibi ilim ve cesaretimiz, Ne Hatice gibi vefa ve fedakarlığımız, Ne Sümeyra gibi aşk ve sevdamız, Ne Nesibe gibi mücadele ve gayretimiz var. Ama ya Rabbi! Eğer senin katında bir değeri varsa kırık dökük bir kalbin, bu kalpte başta Efendimiz (sas) olmak üzere tüm büyüklere karşı bir muhabbeti ve sevgisi var, bu sevginin hatırına kurtuluşu ümit ediyoruz. Hani büyük sahabi Enes b. Malik demişti ya: "Allah Resülü'nden duyduğumuz: 'Kişi sevdiğiyle beraberdir sözüne sevindiğimiz kadar başka hiçbir şeye sevinmiyorduk. Çünkü bu söz bizim için adeta bir düğün bayramdı. Bu sözü her ikrar edişimizde diyorduk ki: Bizler Hz. Peygamber'i, Hz. Ebû Bekir'i (ra) ve Ömer'i (ra) çok seviyoruz. Her ne kadar amellerimiz onlarınki kadar olmasa bile bu sevgimizin hatırına ahirette onlarla birlikte olmayı ümit ediyoruz" Hz. Enes, inşallah onlarla beraberdir. Bizler de yeterli olmasa da yüreklerimizde beslediğimiz sevgilerin hatırına onlarla beraber olmayı temenni ediyoruz. Ya Rabbi! Umduklarımıza nail et, korktuklarımızdan emin kıl. Ya Rabbi! Mahcup etme, ettirme, sevgi iddiaları yüzlerine çarpılanlardan eyleme! (Amin)
gezdiğim gibi bitti dünya... güya evden çıkmayacaktım yürüdügüm ve durduğum ve yine yürüdügüm dünyada bir dalın büküldüğü yerde bulundum. kalbimin durup durup küstüğü yerde. dua okunan o sularda... durup durup baktim yüzüme! böyle ne zaman baksam; ah! kalbim sığmıyor gövdeme gel! çöz dilimi, kalbime inen zorlu kışlarda merhamet et ayagi aksayan atlar için! ve benim için düş/erken büyüdüm... gerisine inanma
Sayfa 17 - Sonradan, dünyanın hikayesiKitabı okudu
KABUK - Zeynep KAÇAR
"Koyun götü diyorum. Hani olur ya koyunların götü. Böyle yağlı yağlı, yürürken bir o yana bir bu yana sallanır. Pıtır pıtır sıçar bir de. Hem yürür hem sıçar. İşte senin dizlerin aynı koyun götü gibi. Yat kalk dua et ki, ak koyun götü. Bir de kara koyun götü olaydı... İşte o zaman kesin evde kalırdın. Hem şaşı, hem kara koyun götü gibi dizleri var. Olacak iş mi? Kim alır kız seni?"
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatıyor: Peygamber (s.a.v.)'in yanına geldim. Elimde hurmalar vardı. Dedim ki: "Ey Allah'ın elçisi, bu hurmaların bereketlenmesi için Allah'a dua et." Resulullah (s.a.v.) hurmaları eline aldı. Sonra bereketlenmeleri için dua etti. "Bunları torbana koy. Yemek istediğinde elini forbaya sok ve al. Torbanı açma!" dedi. Ebu Hureyre der ki: Peygamberimiz zamanında, Ebu Bekir, Ömer, Osman (Allah onlardan razı olsun) zamanında hurmaları yemeye devam ettim. Hz. Osman öldürüldüğünde evim yağma edildi. Torbam çalındı. O torbadan ne kadar yediğimi söyleyeyim mi? İki yüz yükten fazla yedim.
Reklam
Ahmed bin İshak (rah.) anlattı: Vefat eden Mahmud isminde bir kardeşim vardı. Fakir olmasına rağmen her sene kurban bayramında bir koyun kurban ederdi. Kardeşimin vefatından sonraki gece kalkıp iki rekât namaz kıldım. Sonra, “Yâ Rabbi! Kardeşimi bana rüyamda göster de hâlini sorayım.” diye dua ettim ve abdestli olarak yattım. Rüyamda, kıyametin kopmuş, insanların diriltilerek kabirlerinden kalkmış olduklarını ve mahşerde toplandıklarını gördüm. Kardeşim Mahmud, çok gösterişli bir at üzerinde geliyordu. Önünde de pek güzel kanatlı binekler vardı. Ona: “Ey kardeşim! Vefat ettikten sonra Hazret-i Allah sana nasıl muamele etti?” diye sordum. “Rabb’im beni bağışladı.” dedi. “Ne sebebiyle?” diye sordum, dedi ki: “Ben bir gün mescitte namaz kılıyordum, yanımda da sadece bir dirhem para vardı. Bu sırada ihtiyaç sahibi bir zâtın, ‘Allâh’ım bana, borcumu ödeyeceğim bir dirhem vererek merhamet gösterene sen de rahmet et.’ diye dua ettiğini işittim. Yanımdaki bir dirhemi çıkarıp ihlasla, içimden gelerek ona verdim. Ölüp kabre konulduğumda bana şöyle nidâ olundu: ‘Sen, bir kulumuza merhamet ettin, biz de sana rahmet eyledik. Cennet’i ve en büyük rızamı sana ihsan eyledim.’ Ben, ‘En büyük rıza nedir?’ diye sordum, ‘Cemâl-i İlâhî’yi müşâhede etmek nimetidir.’ denildi.” Sonra kardeşime: “Ya önündeki şu güzel binekler nedir?” diye sordum, “Onlar, dünyada iken kesmiş olduğum kurbanlardır. Şu bindiğim de ilk olarak kurban ettiğim hayvana mukabil verilen binektir.” cevabını verdi. “Nereye gidiyorsun böyle?” diye sordum, “Cennet-i A’lâ’ya.” cevabını verdi ve gözden kayboldu.
Dua et, fakat acele etme; zamanın sahibi Allah'tır.
''Benim için de dua et'' diyorsun. Etmesine ederim de, ''Kendisi nerede?'' diye sorarsa; Ne diyeyim...?
Babam bigün eve elma getirmiş. Bana, - Dön arkanı! dedi. Yüzümü duvara çevirdim. Önüme bir elma düştü, bir daha... Babam, - Bak... Bu elmaları sana Allah gönderdi, dua et! dedi. Elma gönderen Allah, kardeşimi iyi etmedi, öldü kardeşim. Evin taşlığından babamın kucağında küçücük bir tabut çıkarken, ben bunu bir oyun sanıp, Zehranım Teyzenin oda kapısı eşiğinde durmuş gülüyordum. Bu bir oyun olacaktı; kardeşimi bu küçük tahta kutu içinde mezarlığa bırakacaklar, orda iyi olup, koşa koşa dönüp gelecekti eve...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.