Patanjali, yoga felsefesini düalite (ikilik) üzerinden anlatır. Bu felsefeye göre dünya iki şeyden oluşur; prakriti ve puruşa yani madde ve bilinç. Bilincin, ahamkaranın (ego) varlığı aracılığı ile maddeye bağlanması jivanın (canlı) oluşmasını sağlar. Patanjali’ye göre bu bağın sebebi cehalettir, evinden uzaklaşmış olan canlının kendini özünden, olduğundan başka bir şeymiş gibi algılamasından kaynaklanan cehalet. Ne zaman ki bu cehalet ortadan kalkar, işte o zaman kişi her şeyi olduğu “gerçek” hali ile algılamaya başlar.
132 syf.
8/10 puan verdi
Doğu Felsefesine Bir Ustayla Gezinti
Bu inceleme ve bu kitaptan yaptığım alıntıları medium hesabımdan okumak için tıklayınız: sametonurr.medium.com/982a3af43b18 Cemil Sena'nın "Buda ve Konfoçyus" kitabı 1941 yılında Tefeyyüz Kitapevi tarafından yayımlanmış. Kitabın alt başlığı: "Şark Kavimlerinde Filozofi". Sena'nın doğu felsefesine özel bir
Buda ve Konfoçyus
Buda ve KonfoçyusCemil Sena Ongun · Tefeyyüz Kitabevi · 19415 okunma
Reklam
Oyunun dışında hepimiz biriz ama oyunun içinde rollerimizi oynamakla yükümlüyüz ve düalite yani ikilik olmazsa iyiliği, gücü, ışığı fark edemeyiz ancak kötülük, güçsüzlük karanlık olursa iyilik, güç, ışık fark edilir.
Dualite (ikilik) sizin bulunduğunuz her yerdedir. Gölge sizi yanıl­sama sisi ile çevrelemiştir. Sizin parçalanmış kişiliğiniz tek ve size en çok zarar veren yanılsamadır.
Sayfa 50 - Omega YayıneviKitabı okudu
Doğu Felsefesine Genel Bakış
Çin müstesna olmak üzere hemen bütün eski şark filozofisi, tamamen dinî bir manzara gösterir. Yalnız ahiret ve ölüm düşüncesiyle ebedî saadetler peşinde koşan din adamları, ahlâkıda yalnız bu gayenin bir vasıtası addetmişlerdir. Bunun için şarkta filozofinin bir filozof gibi değil, ilhamla bulunan ve telkinle neşir ve tamim edilen efsanevî bir
Sayfa 131-132
Tüm evrensel düzen bir vorteksin içindedir. Dönüştedir. Harekettedir. Doğru yolda ilerlediğinizde, kendinizi sonsuz bir vorteksin içinde hissedersiniz. Bu vorteksin içine girdiğinizde ilk başlarda başınız dönebilir, hatta zihniniz tümüyle boşlukta kalabilir, düşüncesiz bir hale geçebilir ya da kendinizi tümüyle boşlukta hissedebilirsiniz. Bu
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Darwin’le birlikte akıl/beden, insan/hayvan, aşağı/yukarı gibi, ta Eflatun’dan Descartes’e kadar süregelen ikilik, dualite sadece reddedilmiş olmakla kalmaz. Daha da ileri giderek bir şekilde tersine çevrilmiş olur. Yani bedene hakim olan ruh-akıl-zihin değildir; bizzat aklı ya da bilinci, zihni oluşturan bu fani ve sınırlı bedendir artık.
Düalite
Zevk duyup onun peşinden gittiğin zaman artık acının gelmesi kaçınılmazdır. İkilik böyle çalışır, birini yaratmadan diğerini yaratamazsın.
İkilik yani düalite çok önemli bir prensiptir. Her şeyin zıddıyla var olduğu bilgisinin herkesin kendine ters düşen, onunla çatışan, kendine hiç benzemeyen, aykırı bir karşıtlığıyla var olduğu bilgisi çok yanlış anlaşılıyor. "Zıt kutuplar birbirini çeker" prensibi mesela. Biri pozitif diğeri negatif. Yani biri iyi biri kötü... Biri aydınlık diğeri karanlık gibi dosyalaruyor insan zihninde. Oysa biri diğerinin tersi değildir. Bir diğerinin varlığını tamamlayan denge unsurudur.
Sayfa 171 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Kim bu ben?
“Kim bu Ben? Kim gerçekten biliyor ki kim olduğunu? Gerçekte olduğu ve olmak istediği kişiler bu kadar farklı iken... İnsan kim olduğu zannı üzere yaşar hayatını. Kim olduğundan çok kim olmaya çalıştığı ya da başkalarının zihnindeki yorumlar ile tanımlar, ‘ BEN’ dediği kişiyi. Dışarıdaki her şey, ‘BEN’ algısının bir ifadesidir aslında. ‘Düalite’ ikiliktir, ikilik yaratır. İkilik de her zaman çatışma... Yaratılmış her şey ‘Teklik’ bilincine aitken, düalite kıyaslar, ispatlar, rekabet eder. İkilik olan yerde huzur yoktur! Düşünce, değiştirme ve dönüştürme gücü olan bir enerji formudur. Enerji bölündüğünde zayıflar, eyleme dönüşemez. Ancak, bir tek şeyi düşünür ve düşündüğümüz şeye inanırsak, işte o zaman ikilik ortadan kalkar. ‘Bir’ olur, ‘Bütün’ olur, ‘Tam’ hissederiz.”
Sayfa 3 - Cinius YayınlarıKitabı okudu
Reklam
120 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 1 hours
animizm
Antropolog Nastassja Martin’in bir ayının yüzünün yarısını almasını ve sonrasını anlattığı kitabı Vahşi Hayvanlara İnanmak. 25 Ağustos 2015 yılında Rusya’nın Kamçatka bölgesinde bir ayı ila karşılaşıyor ve ikisi için de değişim başlıyor. Evet ayı için de. Martin ile birlikte insan merkezli bakış açısından uzaklaşıyoruz ve okur için de değişim
Vahşi Hayvanlara İnanmak
Vahşi Hayvanlara İnanmakNastassja Martin · Can Yayınları · 202286 okunma
İKİLİK (DUALITE)
Günümüzde kendisi ve yaptıklarıyla tek yanlı ve olumlu bir ilişki kurabilen herkesin anormal olduğu söylenebilir. Bu tamamen egemenlik altına, denetim altına alınmış (tamamıyla normalleştirilmiş) bir insandır. Bunlar çok sayıda olup ikili ve içinden çıkılamayan düşünceleri kafalarından silerek gerçekliğe, kendi ürettikleri gerçekliğe inanan insanlardır. Gerçek dünya, gerçek olması gereken dünya hakkında kuşkular duyulmasına son veren bu olumlu yoğunlaşmanın sırrı henüz çözülememiştir. Bu da bizi kötülüğün zekâsının nasıl bir şey olduğu sorusunu sormaya itiyor.
Şimdi sen düşündeki sözde bireysellik anında, elinde dualiteyi tutmaktasın, artık birlik yerine, elinde ikilik var. Daha önce cennetin kusursuz birliği vardı ve başka hiçbir şey yoktu. Bu dualite olmamasıdır, ikilik olmamasıdır. Gerçeklik hala budur. Gerçekte bir şeyden fazlası yoktur, fakat şimdi senin için farklı bir şey oluyor görünmektedir. Tanrı ve O'ndan başka bir şey var gibi görünmektedir. Bu dualite yanılsamasıdır.
Kıskançlık... Ne tuhaf bir duygu. İstisnasız tüm insanların hissettiği ama diğerleri görmesin diye üzerini örttüğü karanlık yanı. Tıpkı tüm hayatın üzerine kurulduğu dualite gibi insan da bu ikilik üzerine kuruluydu. İyi ve kötü. Karanlık ve aydınlık. Çocukluktan itibaren bu karanlık yanımızın farkına varıp onu saklamayı öğreniyorduk özenle diğerlerinden. Sanki sakladığımız o taraf hiç yokmuşçasına.
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.