En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim;
Bu bir başyapıt!
Peyami Safa da Türklerin Dostoyevskisi.
İnsanın tüm dehlizlerine inen ne bir eksik ne bir fazla tahlilleri ile tamamen insanı ve insana dair duyguları çıplaklıkla sergileyen bir roman. Psikoloji biliminin edebiyatı takip ettiğini gösteren en güçlü örneklerden biri. Ve bunu yaparken
Antropolog Nastassja Martin’in bir ayının yüzünün yarısını almasını ve sonrasını anlattığı kitabı Vahşi Hayvanlara İnanmak. 25 Ağustos 2015 yılında Rusya’nın Kamçatka bölgesinde bir ayı ila karşılaşıyor ve ikisi için de değişim başlıyor. Evet ayı için de. Martin ile birlikte insan merkezli bakış açısından uzaklaşıyoruz ve okur için de değişim
Dualite (ikilik) sizin bulunduğunuz her yerdedir. Gölge sizi yanılsama sisi ile çevrelemiştir. Sizin parçalanmış kişiliğiniz tek ve size en çok zarar veren yanılsamadır.
"Bütün bunları birbirinden farklı görmenin sebebi yine öze karşı olan cehalettir. Sıcağı ve soğuğu, iyiyi ve kötüyü ayrı zannedersin ki bu çok normaldir. Sistem düalite üzerine kuruludur. Fakat bir nitelik diğer bir nitelikten daha üstün ya da daha aşağıda değildir; tam tersi aynı enerjinin iki farklı ucudur. Zevk duyup onun peşinden gittiğin zaman acının gelmesi kaçınılmazdır. İkilik böyle çalışır, birini yaratmadan diğerini yaratamazsın."
Oyunun dışında hepimiz biriz ama oyunun içinde rollerimizi oynamakla yükümlüyüz ve düalite yani ikilik olmazsa iyiliği, gücü, ışığı fark edemeyiz ancak kötülük, güçsüzlük karanlık olursa iyilik, güç, ışık fark edilir.