Bu muazzam eseri kendi dimağımdaki kelimeler ile anlatmam mümkün olmayacağından eserin içinden eserle alakalı bir kısım paylaşmak istiyorum.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Otuz seneden beri iki tağut ile mücadelem vardır. Biri insandadır, diğeri âlemdedir. Biri "ene"dir, diğeri "tabiat"tır.
Birinci tağutu gayr-ı kasdî, gölgevari bir âyine gibi gördüm. Fakat o tağutu kasden veya bizzat nazar-ı ehemmiyete alanlar, Nemrut ve Firavun olurlar.
İkinci tağut ise onu İlahî bir sanat, Rahmanî bir sıbgat, yani nakışlı bir boya şeklinde gördüm. Fakat gaflet nazarıyla bakılırsa tabiat zannedilir ve maddiyyunlarca bir ilah olur. Maahâzâ o tabiat zannedilen şey, İlahî bir sanattır.
Cenab-ı Hakk'a hamd ve şükürler olsun ki Kur'an'ın feyziyle, mezkûr mücadelem her iki tağutun ölümüyle ve her iki sanemin kırılmasıyla neticelendi.
Evet Nokta, Katre, Zerre, Şemme, Habbe, Hubab Risalelerimde ispat ve izah edildiği gibi; mevhum olan tabiat perdesi parçalanarak altında şeriat-ı fıtriye-i İlahiye ve sanat-ı şuuriye-i Rahmaniye güneş gibi ortaya çıkmıştır. Ve keza firavunluğa delâlet eden "ene"den, Sâni'-i Zülcelal'e râci olan "Hüve" tebarüz etti.
"Mesnevî-i Nuriye, hayatın hayatı ve gayesi ve en yüksek hakikat olan imanı taklitten tahkike, tahkikten ilmelyakîn mertebesine, ilmelyakîn mertebesinden aynelyakîn derecesine ve daha sonra da hakkalyakîne ulaştıran muazzam ve muhteşem ve pek çok risaleleri tazammun eden muhit ve hârika bir eserdir. "
Mesnevî-i Nuriye;
Şiddetle tavsiye edeceğim bir eser feyizle okumanız duasıyla.