Türk Fırtınası diyor ki;
KİTAP KILIĞINDA Kİ GEMİMİN ROTASINI ZULMÜ BİTİRMEK OLARAK ÇİZDİM, ŞER DENİZİNDE DÜMENİ ÜZERLERİNE KIRDIM VE İŞİ BİTİRDİM Büyük atam Atatürk; Sizden sonra emperyalizmin yerli işbirlikçileri büyük bir kuyruk acısı çekerek bize çektirmedikleri acı kalmadı. Beyin savaşları komutanı olarak sizin emrinizde kitabımı Nutuk kitabınızın bir devamı ve
Beckett'in Tanrı ile olan bağlarını koparışı iki dünya savaşında yaşananların tanığı olmasıyla ilişkilendirilir genellikle. Kendi imgesi olarak yarattığı insanların birbirlerini yok edişlerine seyirci kalan, onların yardım isteyen çığlıklarına kulaklarını tıkayan bir Tanrı'nın varlığına inanılabilir mi? Öte yandan, ölüm sonrasında sonsuz bir yaşama ulaşacağı inancından yoksun kalmış, yaşamı “doğum” ile “ölüm” arasına sıkıştırılmış, doğumdan başlayarak ölüme doğru ilerleyen, dünya zamanıyla sınırlı bir süreç olan insanın varlığı anlamlandırılabilir mi? Bu iki sorunun her ikisi de olumsuz yanıt alınca gündeme yanıtı olmayan üçüncü soru geliyor: Durum böyleyse, insanoğlu ne demeye —kendi isteği olmaksızın— dünyaya fırlatılmıştır, sonra da ne demeye ölüyor? Beckett, “insan”ın işte bu “saçma” konumunu yazdıklarına odak noktası yapıyor.
Sayfa 7 - Samuel Beckett Yüz Yaşında/Ayşegül YükselKitabı okudu
Reklam
Paradoks
“Fiziksel bir eksiklik, zihinsel bir aşırılık yaratabilirdi. Sanki süreç, tersine de işleyebiliyordu. Zihinsel aşırılık, kendi amaçları doğrultusunda, kasti bir yalnızlığın gönüllü körlük ve sağırlığını, yapay bir zevklerden el çekme iktidarsızlığını doğurabiliyordu.”
Kafede oturan araba kullanan modern insanın Afrika’da zorlu bir süreç yaşayan avcı-toplayıcılardan daha üstün bir zekaya sahip olduğu yönündeki fikirlerimizden kurtulmamız gerek. Avcı-toplayıcılar bu günün kentli insanından çok daha fazla sayıda farklı iş yapmak zorundaydı ve günümüzde erkeklerin beyinlerinin buz devrindekilere oranla 10 da 1 oranında, kadınların beyinlerinin ise %14 oranında küçüldüğü tahmin ediliyor. Avusturalyalı biliminsanı Tim Flannery evcil hayvanların da atalarına göre daha küçük beyne sahip olduklarını söylemektedir ve şunu eklemektedir sonuç olarak karışık beslenen evcil türlerinin tümünün hayatı o kadar kolaylaştı ki beyinleri için daha az enerji kullanıyorlar. Eğer medeniyetin bizi ne kadar çaresiz ve bir şeylere bağımlı bir sürü haline getirdiğine dair bir şüpheniz varsa sadece etrafınızdaki dünyaya bir bakın bu sert bir düşünce olarak görünebilir fakat modern kibirimizi törpülememiz konusunda güzel bir uyarıdır.
Proleter devrimler çağında birçok devrime tanıklık ettik. Kazanımlarının büyüklüğü karşısında titreyen tüm dünya kapitalizmi büyük komplolarla saldırsa da proleter devrimler karşısında esasen başarısız kaldı. Proleter devrimler başarıyla gerçekleşip hızla yayıldığı, dünyanın önemli bir kısmı burjuva diktatörlüklerinin farklı biçimlerdeki tezahürlerinden kurtulduğu halde bu süreç proleter devrimlerin tamamlanması noktasına erişmedi. Proleter devrimler proletarya diktatörlüğü altında sürdürülemedi; sosyalist ülkelerdeki burjuva kalıntılar diktatörlüğün amacı doğrultusunda tarih sahnesinden sökülüp atılamadı. Devrimleri yenilgiye uğratan dünya kapitalizmi değil ama ondan bağımsız olmayan revizyonizm oldu.
Aslında olan şey, çocuğun dünya ve içindeki şeylerle ilgili kendi algısını oluşturacak şekilde hayal gücünü kullanarak oyun oynamaya başlamasıdır. Dünyaya anlamlar atfettikçe onu kişiselleştirir ve bu süreç içinde kendi benliğini yaratıp öne sürer. Oyun bize dünyayla etkileşimimizi sağlayan ve devamlı kim olduğumuzu keşfetmemizi sağlayan şeydir Winnicott'a göre. Yani futbolu sevmemizde şaşıracak bir şey yok!
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.