Karanlık, ne kaderindir ne de bir süreç... Çakacağın bir kibrite bakar aydınlığın. Herkes kendi yolunun ışığı olmak zorundadır. Ne geçmişin gölgesine kaç ne de geleceğin belirsizliğinden kork... Hayat, bilinmezliğiyle güzeldir aslında. Hesapsız kitapsız oluşuyla sürprizlidir. Hiçbir şeyin garantisi yok... Tam da bu yüzden cesur olanların sahnesidir dünya...
Destek yayınlarıKitabı okudu
Bilginin, batının (kapitalizmin) tüm dünyayı kendine benzetme çabaları nedeniyle batılılaştığı bir süreç yaşıyoruz. Yılık kişi başırna 3000 Amerikan Dolarına bilgisayar, internet, telefon, kitap, yayın, TV üzerinden bilgi ağına katılabilmekten söz ediliyor. Bilgi parayla elde edilebilen bir gücü ifade ediyor. Oysa dünya nüfusunun çok büyük kısmının senelik geliri bu meblağın altında kalıyor. Bilgiye ulaşmak sınırlı bir zümrenin ayrıcalığı haline gelmiş bulunuyor. Batılı bilgiyi kullanmak geri kalmış toplumların ekonomik refahını ve toplumsal huzurunu sağlamaktan uzak görünüyor. Üçyüz yıl süren Batı takipçiliği kısmi bir zenginlik sağlamış olmanın ötesinde değil. Kalkınma düşleri görülmeye devam ediliyor. Bütün pis, zahmetli, külfeti nimetinden fazla olan sanayi kolları (çelik imāli, otomobil, altın arama, reaktör inşaı, doğalgaz ve petrol rafine işlemleri vs.) sanayinin merkezi sayılan ülkelerden çevre ülkelere aktarılıyor.
Sayfa 93 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Ölüm sonrasında sonsuz bir yaşama ulaşacağı inancından yoksun kalmış, yaşamı 'doğum' ile 'ölüm' arasına sıkıştırılmış, doğumdan başlayarak ölüme doğru ilerleyen, dünya zamanıyla sınırlı bir süreç olan insanın varlığı anlamlandırılabilir mi? Bu iki sorunun her ikisi de olumsuz yanıt alınca gündeme yanıtı olmayan üçüncü soru geliyor: Durum böyleyse, insanoğlu ne demeye -kendi isteği olmaksızın- dünyaya fırlatılmıştır, sonra da ne demeye ölüyor? Beckett, 'insan'ın işte bu 'saçma' konumunu yazdıklarına odak noktası yapıyor.
Fiziksel bir eksiklik, zihinsel bir aşırılık yaratabilirdi. Sanki süreç, tersine de işleyebiliyordu. Zihinsel aşırılık, kendi amaçları doğrultusunda, kasti bir yalnızlığın gönüllü körlük ve sağırlığını, yapay bir zevklerden el çekme iktidarsızlığını doğurabiliyordu.
"Fiziksel bir eksiklik, zihinsel bir aşırılık yaratabilirdi. Sanki süreç, tersine de işleyebiliyordu. Zihinsel aşırılık, kendi amaçları doğrultusunda, kasti bir yalnızlığın gönüllü körlük ve sağırlığını, yapay bir zevklerden el çekme iktidarsızlığını doğurabiliyordu."
Ticaret kapitalizminden Sanayi kapitalizmine geçiş kuralları ve denetim ile birlikte uygulanması gereken büyük bir dönüşümdur ne var ki uygulama böyle olmamış kurallar ve denetim hep gecikmeli olarak gelmiş bu süreli de kriz yaratan ortam gelişmiştir .
Sayfa 178Kitabı okudu
Reklam
Şeker, XV. yüzyıldan itibaren politik bir meta haline gelerek, tüm dünyanın dikkatini üzerine çekti. Şeker kamışı tarımı, Amerika'nın keşfiyle birlikte siyasi ve ekonomik açıdan önemli bir süreç içine girdi. Kamış şekeri, önce Dominik Cumhuriyeti ve Brezilya'da, daha sonra Küba, Jamaika, Barbados gibi ülkelerde yetiştirilmeye başladı. Portekiz sömürgesi olan Brezilya'da, 1500'lü yıllarda yüksek miktarda kamış şekeri üretildi. Böylece Portekiz, dünya şeker ticaretinde häkim bir konuma yükseldi. Portekizliler, Portekiz'deki malikânelerinde işçi olarak çalıştırmak ve daha sonraki dönemlerde de Atlantik adalarındaki genişleyen şeker ekonomisinin iş gücü ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla köleler satın aldılar.
Sayfa 2 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
11. yüzyıl ile 16. yüzyıl arasındaki altı asırlık uzun dönemde dünya nüfusu %64 artmış buna karşılık dünyanın toplam milli geliri %105 oranında artış göstermiştir. bu uzun dönemde kişi başına gelir artışı %25 gibi düşük bir oranda kalmıştır. bu hesaplamadan gidersek feodalitenin geçerli olduğu altı asırda dünyanın refah artışı konusunda bir arpa boyu yol gidememiş olduğunu söyleyebiliriz.
Kadın gebelik döneminde de gayet hareketli ve aktif olmalıdır. Hareket halindeki beden tıpkı bir dinamo gibi kendi kendine elektrik üretir ve üretim de çocuğun gelişiminde önemli rol oynar. Elbette hareketlilikle elde edilen enerji de tek başına yeterli değildir gebe kadın için... İşte tam bu noktada devreye erkek girer. Doğum süreci genel
“Fiziksel bir eksiklik, zihinsel bir aşırılık yaratabilirdi. Sanki süreç, tersine de işleyebiliyordu. Zihinsel aşırılık, kendi amaçları doğrultusunda, kasti bir yalnızlığın gönüllü körlük ve sağırlığını, yapay bir zevklerden el çekme iktidarsızlığını doğurabiliyordu.”
Reklam
Beyaz cücenin kütlesi Chandrasekhar limitine ulaştığında beyaz cüce aniden çökerek Dünya boyutundan bir dağ boyutuna iner. Bu olurken bir nükleer tepkime dalgası karbonu oksijene dönüştürerek yıldızın yapısındaki maddelerden geçer. Bu süreç devasa miktarda enerji açığa çıkarırken beyaz cücenin ilk halindeki kütlesinin yaklaşık yarısı eser miktarda kükürt ve silikon gibi elementle birlikte demire dönüştürülür ve patlamayla uzaya saçılır. Mutfak bıçaklarınızdaki çeliği yapmak için kullanılan demir bu şekilde oluşmuştur. Kalan materyal, elektronlar ve protonlar daha çok nötron meydana getirmek üzere sıkıştığı için hiçbir proton barındırmayan bir nötron topu (bir atom çekirdeğiyle aynı yoğunlukta olan dağ boyutundaki bir yıldız) haline gelir. Tip I süpernova patlamasında açığa çıkan enerjinin çoğu, karbon ve oksijenin demire dönüştürülmesinden kaynaklanır. Ancak Tip II süpernovada çıkan enerjinin büyük kısmı, kütleçekiminden ileri gelir.
Sıcaklık, Güneş'in merkezinde 15 milyon Kelvin civarındadır, çekirdeğin dış katmanında ise 13 milyon Kelvin'e düşer. Hidrojeni helyuma çeviren bir dizi nükleer tepkime bu uç koşullar altında gerçekleşir. Bu çok aşamalı süreç, dört adet hidrojen çekirdeğini (proton olarak da bilinir), iki proton ve iki nötrondan oluşan tek bir helyum çekirdeğine (alfa parçacığı olarak da bilinir) dönüştürür. Kritik nokta, bu her meydana geldiğinde Einstein'ın o ünlü denklemine uygun olarak başlangıçtaki dört protonun kütlesinin yüzde 0,7'sinin enerji olarak açığa çıkmasıdır. Güneş'in parlamasını sürdüren şey budur ve bu nedenle Dünya'da temiz enerji üretmek için Güneş'in kalbindeki sürecin taklit edildiği füzyon reaktörlerinin geliştirilmesine büyük çabalar harcanmaktadır.
Kuşkusuz hertürlü krizin altında aşırı kar hırsının varlığından yani bir anlamda Marx'ın sözünü ettiği karların düşme eğiliminden söz etmek mümkündür.
Büyük Patlamada kayda değer miktarlarda oluşan yegâne elementlerin hidrojen ve helyum olduğuna dair güçlü bulgular var. Daha ağır elementler ise o zamandan beri yıldızların içinde yıldız nükleosentezi denilen süreç sonucunda birikmiş ve bu yıldızlar öldüğünde uzaya saçılmıştır. Bu demek oluyor ki Dünya gibi bir gezegeni oluşturabilmek için silikon, oksijen, karbon ve nitrojen gibi elementler açısından yeterince zengin olan yıldızlararası bulutların oluşmasından önce, birkaç yıldız neslinin doğması, yaşaması ve ölmesi için zamana ihtiyaç vardı.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.