"Gün olur, alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra. Dünyalar vardır, düşünemezsiniz; Çiçekler gürültüyle açar; Gürültüyle çıkar duman topraktan. Hele martılar, hele martılar, Her bir tüylerinde ayrı telaş! Gün olur, başıma kadar mavi; Gün olur başıma kadar güneş; Gün olur, deli gibi... "
Reklam
Çünkü tahayyül edilemezleri vardı aşkın, telaffuz edilemeyenleri, dünyalar bir araya gelse akıldan,hayalden, fikirden geçirilemeyenleri. Olmazları. Hesaba katılmayanları. Bizatihi aşkın varlık nedeniydi bu imkansızlık. Ama olmaz zannedilenlerden biri olduğu zaman, tahayyülün sınrları kırılyordu. O zaman aşkın olmazları olura doğru genişliyordu. Olumsuzluğa doğru yürüyen bir ihtilaldi bu. Kalbin, yürünmez zannedilen yolları yürüdüğünü fark etmekle başlıyordu tahayyülün sınırlarının yıkılması. Açılmaz sanılan kapı bir kez açılınca bir kez daha, sonra bir kez daha açılması artık işten bile olmuyordu.
Sayfa 185Kitabı okudu
İnsanoğlu ne boşu boşuna yaşar ne de boşu boşuna ölür.
Sayfa 214
Sevdiğin için utanma,kalbim! Çiğnendiğin için inleme,gururum ! Gözyaşlarından korkmayın,gözlerim! Dünyalar kadar sevilirken SEVMESİNİ BECEREMEYEN UTANSIN SİZDEN! Allah Seven Kalplerdedir, Ganire Paşayeva
“Bulamıyorum” dedi yılgınlıkla biri. “Neyi?” diye sordu yanındaki. “Neyi arayacağımı!” dedi yılgın olan. ... Türkiye'de hiçbir fikir grubunun sadece kendi içinde konuşabileceği meselesi kalmadı, herkes her şeyi tersten ya da düzden fena halde vasata bağlayan bir aynılaşmanın gönüllü figüranı... Buna karşılık, hiç kimse bırakınız insana dair zamanlar üstü meselelere kafa yormayı, hayatın gerçek problemlerine çare aramak konusunda bile zerre kadar istekli değil! Gerçek problem nedir? Mesela toprağa temas etmeden büyüyen çocuklar gerçek bir problemdir, mesela üretmediğini tüketmek gerçek bir problemdir, mesela insani sığlaşmanın televizyonlar üzerinden durmadan topluma pompalanıyor olması gerçek bir problemdir, sayıları gittikçe artan tekil dünyalar gerçek bir problemdir, kültürel anlamda genel geçer olanın köklü olanı yavaş yavaş tedavülden kaldırıyor olması gerçek bir problemdir. Bu listenin sayfalar boyunca sürdürülebilir olması da ayrıca gerçek bir problemdir. “Senin asıl derdin ne biliyor musun?” dedi gözlerinin içine bakarak kır saçlı olan. “Hayır, bilmiyorum!” dedi diğeri tedirginlikle. “İşte bu!” dedi kır saçlı olan. ... Sanki birileri çevremize devasa bir daire çizmiş, ne yapıp etsek dışına çıkamıyoruz! ... “İnsan hakikati aramazsa” dedi meczup, “hakikat, kendine başka bir insan bulur!” Gökhan Öccan
Reklam
Kendini dünyalar değerli sananlara kısa bir not; 'Dünya beş para etmiyor.'
Her şeyin azına inanmalı insan...Çoğuna şımarıp azına itaatsiz olmamalı!Aşkın,vefanın,merhametin hep azına...Hayallerin birazına mutluluğun minicik olsada o a'na mesela.Küçük dünyalar kurmalı kendine,mütevazı evler,çok anıyı saklayan eşyalar,kimsenin bilmediği bir çekmece,cam önünde yalnız bir sandalye,yerden yukarı yükselmiş kitaplar,masada yarım kalmış bir çay bardağı ve sokağa çıktığında aşınmış kaldırımlar ama illaki yürümekten eskimiş ayakkabılar...Başka yüzler tanımalı,başka seslerin tınısı,başka ruh halleri kimbilir belki başka bedenlere sıkıştırılmış aynı insanlar...Sahi ne de çok var onlardan!Sonra kendi ağacını kendi denizini,nehrini kendi çizmeli,kendi yarenini kendi seçmeli insan!İllaki önce kendini keşfetmeli ümidin azına inanmalı ve hüsrana kapı komşusu olabileceğini unutmamalı insan.Uzaklarda gidemediği yerlerin özlemiyle vuslatı da sabırla bekleyebilmeli...Kendi resmini kendi yapabilmeli insan!YASEMİN BAŞ
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.