Sonra alışıyorsun işte...
Kıpır kıpır olan o kalbin eskisi gibi atmıyor artık.
Uyumadan önce”arasam mı” diye düşünüyorsun.
Ya da uyanır uyanmaz, bir şey yazdımı diye telefona sarılıyorsun. Ne denir bilmiyorum ama soğuyorsun!
Dünyalar kadar sevdiğin gidiyor hayatından. Yaşayamam dedikçe ömrün uzuyor sanki!
Nihayet alışıyorsun birinin yokluğuna ama,
"o biri.."
Senin sevgiye olan inancını kırıyor.
"Bir daha kimseye.."
"ona baktığın gibi bakamıyorsun.."
"ona güldüğün gibi gülemiyorsun.."
ona dokunduğun gibi dokunamıyorsun.."
"Kısacası..."
" Bir daha sevmeyeceksin bir başkasını.
"Paran varsa eğer
Bana bir fanile bir don al,
Tuttu bacağımın siyatik ağrısı."
Param var diyorum Nazım baba alayım ama sen yoksun. Sana dünyalar alayım desem nafile. Çaresizlik kokan şiirlerini bize bırakıp çekip gitmişsin işte.
"Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında 10 kere döndü dünya" demişsin. Peki sen öldüğünden beri güneşin etrafında 55 kere dönmüş bu dünya bunu bilir misin? Bütün polisler fark etti artık Gülhane parkındaki en güzel ceviz ağacı olduğunu.
En güzel şeydir şimdi hatırlamak seni. Tarih 23 Eylül 1945 olmasa bile. Türk köylüsü hala kitap yerine topraktan öğreniyor her şeyi. Değişen hiçbir şey olmadı senden sonra.
Ve senin gibi öylesine ciddiye alıyorum ki yaşamayı,
yetmişimi görürsem eğer zeytin dikeceğim. Buralarda yetişmez ama olsun.
Haydarpaşa garında değilim.
Ne sene 1941'in baharı ne saat on beş.
Ama yine de merdivenlerin üstünde güneş yorgunluk ve telaş var.
Ama vakit yok Nazım Baba. Paris yansın yıkılsın artık kimin umurunda.
"Bir de kim bilir
sevdiğin kadın seni sevmez olur
ufak iş deme
yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir
içerdeki adama."
Gazze’de çocuk olmak!
Çocuk olmadan ölmeyi öğrenmek!
Nefes almadan,barut koklamak!
Büyümeyi şehadet için arzulamak!
Ölümü öldürerek hayatta kalma çabası
Özgür Filistin için mücadele eden tüm bedeni çocuk yüreği dünyalar kadar çocuklara selam olsun!!!
Günde bir saat kitap okumak ortalama 40 sayfadan haftada 280 sayfalık bir kitap eder, yılda 280 sayfalık 52 kitap...
Yirmi dört saatin birini okumaya ayırman, düşünce biçimini, kendini ifade etme şeklini, dünyaya bakış açını derinlemesine etkiler. Farklı dünyalar yaşamayı, farklı insanların gözünden hayata bakmayı öğrenirsin.
Mükemmel bir insan olamazsın ama düşünen, hayal kuran, empati becerisi gelişmiş, kendini dinletmeyi başarabilen bir insan olursun.
Değmez mi?