...şu an dünya üzerinde düzensiz ve rastgele öylece duran ve kimi zaman karşımıza çıkan şeylerin bir zamanlar kendilerine ait, bulun­maları gereken birer yeri vardı ve o zamanlar yol yordam bi­liyorduk, oysa şimdi...
Yerinde duran yanlış yapmaz. Ama yerinde duran ölmüş de sayılır. O zaman kımıldamalı. Nereye? Nasıl ? Doğru yön hangisiydi..
Sayfa 15
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Yıldızların aydınlığı gecenin karanlığındandır
Sindire sindire okuduğum bir diğer #nazanbekiroğlu kitabı. Yüreğimi ısıttığını söylemem lazım hele o bazı cümleler. Şey demiş bir yerde " Bugüne seslenmezse mazi yerinde kalabilir pekala. Mazi yerinde kalabilir pekala, iyi de, bu inanılmaz cazibe, peki bu ne demek oluyor? Bütün imtidat teorileri bir yana, neden mazi bütün acıları yokmuş gibiye indirgiyor? Aslında, ne kadar mutsuzduk. Ama buradan bakınca ne kadar mutluyduk, böyle görünüyor. Zaman mi, ki kandırıp duran gözbağcı, her şeyi güzelleştiriyor? Zaman mı ölümlü bir rüyaya döndürüyor?" Sahi, mutsuzduk madem niye geçmiş tatlı geliyor bu kadar. Özlenesi? Yanımızdakileri, şuan yanımızda olmayanları özlediğimizden olabilir mi…
Mavi Lale
Mavi LaleNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 20201,422 okunma
87 syf.
·
Not rated
Başlangıçta Margaret Thatcher ve Bertolt Brecht’in sözleriyle karşılaşıyoruz. Kitabın içinde yaşananların aslında bir metafor olduğunu ve kitabı okurken buna göre düşünmemiz gerektiğini yazar bize en başta güzel bir şekilde hissettiriyor. İlk bölüme geçince “Buradan çıkmak imkansız gibi görünüyor, dedi ve ekledi: Ama çıkacağız.” Cümlesiyle birilerinin içine düştükleri karanlığı ama her şeye rağmen bir umuda tutunmaya çalıştıklarını fark ediyoruz. Biraz daha ilerleyince Büyük ve Küçük olarak adlandırılan iki kardeş ve yanlarındaki çantayı görmemek elde değil. Seksen yedi sayfalık kısacık bir kitap gibi duran Atilla’nın atını çalan çocuk çok eski ama bir o kadar da yepyeni bir hikayeyi anlatıyor. “Hayatta Kalma Mücadelesi.” Bu çocuklar neden kuyudalar, çantayı neden açmıyorlar ya da ne zaman açacakları gibi karmaşalar arasında acaba kuyudan çıkabilecekler mi diye bir umut… Kitabın sonlarına doğru bu soruların cevapları tokat gibi vuruyor yüzümüze. En azından benim tüylerim diken diken oldu. Bence iyi bir toplum eleştirisi okumak isteyenler için akıcı ve güzel bir kitap.
Atilla'nın Atını Çalan Çocuk
Atilla'nın Atını Çalan Çocukİvan Repila · Dergah Yayınları · 2020554 okunma
Sıcak yatağında uykuya varmış olan kimse, mavimsi bir toprak üstünde, Jouxtebouville'in bacalarını hatırlatan, göğe doğru kırmızı ve bembeyaz yükselen, yarısı toprağa gömülü tüylü ve soğan gibi yuvarlak kocaman yumruları olan uğultulu bir erkek organları ormanında çırçıplak uyanacak. Ve kuşlar onların çevresinde uçuşacak; onları gagalayacak ve kanatacak. Yaralardan tohumlar akacak ağır ağır; küçük kabarcıklarla dolu ılık cam gibi saydam, kanla karışmış tohumlar. Ya da böyle bir şey olmayacak, göze görünür bir değişiklik çıkmayacak ortaya, ama insanlar bir sabah pencerelerini açınca, nesnelerin üzerine çökmüş olan ve bekler gibi duran bir çeşit korkunç anlamla şaşıracaklar. Yalnız bu olacak, ama kısa bir zaman sürse de insanlar yığın yığın intihara kalkışacaklar. Evet, böyle!
Ahzâb Suresi, 9-27. Ayetler Arası
Ey iman edenler! Allah’ın size olan -şu- nimetini hatırlayın: Hani üzerinize ordular gelmişti de biz onlara -/düşmanlarınıza- karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptıklarınızı görendir. Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan üzerinize geldikleri zaman, gözler -yılgınlıkla- kaydığı, yürekler boğazlara geldiği
Reklam
Bana ne kadar "Hayatın anlamını anlayamazsın, düşünme, yaşamana bak," dersen de bunu yapamıyorum, çünkü bu benim daha önce çok uzun zaman yaptığım bir şey. Koşturup duran ve beni ölüme götüren gündüzü ve geceyi görmezlik edemiyorum artık. Bir tek bunu görüyorum, çünkü tek gerçek bu. Geri kalan her şey yalan..."
Sayfa 22 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okuyacak
Kaldırımlarda sağından solumdan geçip duran, telaşla koşturan, her zaman aceleci, asık suratlı, endişeli insanlara katlanamıyordum. Neden hep üzgün, hep endişeli, telaşlıydılar? Her zamanki hüzünlü öfkeleri nedendir? Mutsuzluklarının suçu kimindir? Hem önlerinde altmış yıllık koca bir ömür varken neden yaşamayı bilemiyorlar?
Sayfa 498
Kaldırımlarda sağımdan solumdan geçip duran, telaşla koşturan, her zaman aceleci, asık suratlı, endişeli insanlara katlanamıyordum.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.