Kadınları kahkahalarla güldürmek! İşte benim dünyada en zevk aldığım, en sevdiğim şey! Kadın sakin dururken sönmüş bir lamba gibidir. Güzelliği gülerken tutuşur.
Uyuyan bir liderin günümüzde herhangi bir mesajı olamaz. Liderimizin, politika
ya atıldığı günden bugüne kadar kesintisiz uyuduğunu burada açıklamak zorundayım. Bu sırra, bu büyük ulusal sırra vakıf olanlar bir benim, bir de benimle birlikte devlet işlerinin yürütülmesi emanet edilmiş olan iki, üç baydır. İkame adam sayılacak bazıları da daima, duyduğunuz gibi "daima" diyorum, liderin politik
gücünü ayakta tutabilmek için onun yanında yer almış ve almaya çalışmışlardır. Ulusumuz, gerçek elmas gerdanlık bir kasada saklı dururken, taklidi ile partilere
katılan zengin bir kadını andırmaktadır.
Siz bize "Kur'an'a inanın ve aklınıza güvenin" diyorsunuz. Halbuki Allah'ın Resûlü "size iki şey bıraktım; onlara sımsıkı yapıştığınız sürece yolunuzu sapıtmazsınız: "Biri Allah'ın Kitab'ı, diğeri Resûlü'nün sünneti" (Muvatta', Kader 3) buyuruyor. Biz aklımızı rastgele değil, Kur'an'ın ve Sünnet-i Resûlullah'ın rehberliğinde kullanırız.
Hadislerin bir kısmının Allah tarafından Efendi- miz'e ilham edildiğini, bir kısmının da, onun vahiyle aydınlanan aklının mahsûlü olduğunu kabul eder ve onun aklını kendi aklımıza tercih ederiz. Aklına çok güvenen şeytanın nasıl sapıttığını Kur'ân-ı Kerîm'de okuyup dururken sizin tavsiyenize inanmak aptallık olmaz mı?
İnce, cansız bulutlar hafifçe süzülüp dolunayın önünden akıp geçiyordu. Düşündüm ki, o güzel ay binlerce, yüz binlerce sene önce de oradaydı. Biz bu âleme gelmeden evvel yaşayanlar geceleri ona baktı. Ona bakıp iç çekti, ona bakıp umutlandı, ona bakıp dans ettiler belki de. Aynı ayı görüyorduk binlerce seneden beri. O anda İstanbul'da bir otel odasının penceresinden dışarı bakan yaralı bir kadın da onu görüyordu, biz de... Her şey aynı yerde dönüp dururken biz akıp gidiyorduk..
Her bira açtığında, ilk yudumu almadan önce kapağını bana uzatırdı.
Al diyordu, 'al biraz insan öldür, yükün hafiflesin'.
Sonra ben o kapağı avucumun içinde paramparça edince,
'Ver şimdi onları bana ve biraz nefes al' derdi. Ve durup dururken, kendimden habersiz yüzüne bakıp şöyle derdim, 'Allah çok güzel bir evdir, yitirdiklerim hep oraya gidiyor çünkü .' O bir sigara yakardı, ve uyumlu bir kedi gibi susardık.
Bazen hakikat vahşidir, insanların arasına salıvermeye gelmez. Fakat o hakikatlere tasma tatmak dururken yerlerine yalanları sürmek, neticeleri bakımından, daha tehlikelidir.