“Atlasımı sana emanet ediyorum, daima yanında taşı ve atıldığın bu macerada yolunu kaybedecek olursan bu düş atlasının sayfalarını karıştırabilirsin. Fakat kendini sakın kaptırma. Adına Dünya dediğimiz kitabı oku.”
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir
Evet, çoğu kez, insanlık ilgilendirmiyor beni. Amerika’yı ben keşfetmedim, aya ilk ayak basan da ben değilim çünkü. Tanrıyı okey taşı çalarken yakaladığımızdan beri aramıza almıyoruz da! Bana ne felsefeden, felsefeden ayrılan, felsefeyi terk eden, felsefeyi selsefil bırakan bilim dallarından. Gerçek’i kendi ellerimle eğittim: bir hayvanım ben. Temel dürtülerimle onurluyum. Gerisi takı, gerisi düs. Arılığımda saldırganlık ve seks tartışılır. Statülerinizden, eşleşmelerinizden ve en önemlisi üremeniz- den sıkıldım; bunu a n l a t a m ı y o r u m. Bölünerek çoğalmamız ne hoş olurdu, baştaki bedenimizden zerre kalmayana kadar!.. hesap ödenmemiş demektir. Düellomuz başka bir boyutun yamaçlarında olacak. Silahları akıl saçacak. Biz seçeceğiz.
Umut Aydın
Merhaba arkadaşlar
Sizlere cok severek bir solukta okuduğum editörlüğünü Gülcanımın
Gülcan Bülbül yaptığı tatlı mı tatlı bir eserin yorumuyla geldim.
Hafif şekerli Muro muz ile Kasabanın yakışıklı öğretmeni Kıvkıv ın hikayesi öyle bir kere okunup kenara konulacak bir kitap değil.Özledikçe tekrar okunacak,okurken bolca