Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
208 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kurtuluşun harekete geçirici milli ruhu; Türk Milliyetçiliği
Osmanlı âlimleri ve düşünürleri, edipleri ve yazarları Türk'ün milliyetçiliğine karşılardı.Hâlâ küçük siyaset manevralarıyla çoktan beri iktisaden ayrışmış, siyaseten ayrışmakta olan bu ortaçağdan kalma vücudu meşrutiyet şırıngasıyla yaşatabileceklerini ümit ediyorlardı! Cihan Harbi'ne Osmanlı Türklerinin girmeleri tarihi bir mecburiyet
Türk Devriminin Programı
Türk Devriminin ProgramıYusuf Akçura · Kaynak Yayınları · 201765 okunma
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Reklam
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
710 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
DERVİŞLİK DEDİKLERİ
Derviş ne demektir, nasıl olmalıdır? CEVAP Derviş, tasavvuf talebesi demektir. Allahü teâlâdan başka her şeyi gönlünden çıkarıp, İslamiyet’e tam uyarak, gönlünü yalnız Allahü teâlâya bağlayan; güzel huylarla süslenmiş kimse demektir. Fakirlikte rahat, zenginlikte sıkıntılı olur. Olayların değişmesi, onu değiştirmez. Başkalarının kusurlarına
Gerçek Tasavvuf
Gerçek TasavvufŞihabüddin Ömer Sühreverdi · Semerkand Yayınları · 201880 okunma
"İnsan, vatanının ayaklar altında çiğnendiğini görürse yaşamaz. İnsan, velinimetinin ayaklar altında çiğnendiğini görürse yaşamaz. Velinimetini ayaklar altında görüp de yaşayan, köpekten alçaktır. Kardeşler!.. İnsan köpekten alçak değildir. İnsan, hiçbir zaman, köpekten değil, hiçbir şeyden alçak olamaz. İnsandan büyük bir Allah var. Allah, vatana sevgiyi emrediyor. Bizim vatanımız Tuna demektir, çünkü Tuna elden gidince vatan kalmıyor. Tuna kenarının neresini karıştırırsanız, içinden ya babanızın ya kardeşlerinizin bir kemiği bulunur. Tuna'nın suyu bulandıkça üzerinden çıkan topraklar, vatanı korumak için ölen vücutların parçalarındandır. Osmanlı adı işiteli Tuna geçildi; birkaç kere geçildi. Birçok kere geçildi; fakat hiçbir zaman alınamadı. Osmanlılar durdukça yine hiçbir zaman alınamaz. Hele Osmanlılar, Osmanlılığın ne demek olduğunu bilirse hiçbir zaman alınamaz. Vatanımız için ölmeye hazır mısınız? Biz ölmeyince düşman Tuna'dan geçemeyecek. Geçenler, bizi ya ölmüş ya da yaralı bulacak. Ben öleceğim diyorum; içinizden ölümden korkmayan kimdir? Arkamdan ayrılmamaya Allah'a yemin eder misiniz?"
Reklam
Altımdaki beyaz at, iyi bir attı. İstediğim yere götürebiliyordum. Demek, seyis atı değil!.. Yanımı yönümü şaşırmışım, dağ bayır gidiyorum. Ama perişanım. Sağ ayağımdaki tozluk yok, düşmüş. Bir birliğin içine daldım. Bir Yüzbaşı: - Buraya gel! dedi. Attan indim. Selam verdim. Ama başımda şapka yok. Sağ ayağımda tozluk yok. Kayış da düşmüş, pantalon belimden sarkmış. Pantalonun sol dizi boydan boya yırtık, kan içinde... Yüzümün çiziklerinden kan akıyor. Yüzbaşı: - Bu ne? dedi, ne oldu sana? Ne diyeyim? Yüzbaşı'nın arkasında bütün arkadaşlar... Üzüntümü anlayabilmeniz için, benim o zamanki niyetimi bilmelisiniz. Ben general olacağım, general... - Efendim, dedim, düşman içine düştüm. Esir edeceklerdi. Kaçarken böyle oldum işte... - Senin işin ne? - Haberciyim. Size Binbaşı'nın emrini getirdim. Binbaşı'nın verdiği emri söyledim. Ama kime biliyor musunuz? Mavi kuvvetlere. Çünkü ben kırmızı kuvvetlerdendim. Kırmızı kuvvet komutanının emrini, şaşkınlıktan Mavi kuvvetlere söylemiştim. Bu yanlışlıktan sonra, bütün işler, birlikler, emirler birbirine karıştı. Ama sonunda her zamanki gibi Kırmızı kuvvet, yani biz galip geldik.şimdi, neden bi takım politikacıları seyis atına benzettiğimi anlamışsınızdır. Çünkü bunlar, kendi kendilerine yürüyemezler, koşamazlar; ille önlerinde, gölgelerinden gidecekleri başka bir politikacı bulunacak...  
Nesin yayınlarıKitabı okudu
"Ali sen bu izciliği kimden öğrendin?" "Hiç kimseden Ağam." "Sen anandan izci mi doğdun?" "Doğmadım ama, ona benzer bir şey." "Ne demek ona benzer bir şey, ya doğdun, ya doğmadın." "Hem doğdum, hem doğmadım." "Peki nereden öğrendin sen bu hüneri?" "Baka baka..." "En çok neye baktın?" "En çok izlere baktım." "İzlerde ne gördün?" "İzler sahiplerine benzer. Bir at izine baksam, üç aşağı beş yukarı o atın nasıl bir at olduğunu anlarım. Yelesini, kuyruğunu, boyunu bosunu sana gerçeğine yakın söyleyebilirim. Hele insan izlerini... İzlerden insanların yüreğini okurum. Hangi yöne gitmişler, ne düşünerek, nasıl düşünerek gitmişler bilirim. Sevinçli mi, öfkeli mi, küskün mü, kederli mi, içi karanlık mı bilirim. Aydınlık mı, dost mu, düşman mı bilirim."
Sayfa 48 - YKYKitabı okuyor
512 syf.
·
Puan vermedi
“Onunla karşı karşıya geldiğinde, zafer en keskin kılıcın sahibinin değil, en güçlü iradenin sahibinin olacak.” Medora Günlüklerinin sonuna gelmiş olmamız kalbimi bir tık kırıyor. Seriyi o kadar uzun zamandır okuyorum ki veda etmek biraz zor olacak. Benim için her kitabında heyecanını hiç dindirmeyen, sürprizlerle dolu ve tahmin edilemez sonlara
Vardaesia - Medora Günlükleri 5
Vardaesia - Medora Günlükleri 5Lynette Noni · Artemis Yayınları · 202422 okunma
Said Nursi'nin medrese hayatı
Ciddi bir şevk ile tahsili gözüne aldı ve bu niyetle nahiyeleri İsparit Ocağı dahilinde bulunan Tağ Köyünde Molla Mehmed Emin Efendi'nin medresesine gitti fakat fazla duramadı. Hâle-i fitriyeleri icabı, daima izzetini koruması ve hatta amirâne söylenen küçük bir söze dahi tahammül edememesi; medreseden ayrılmasına sebeb oldu. Tekrar
Sayfa 28 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.