Günümüzde de geçmişe oranla çok daha verimli üretim kaynaklarına sahip olmamıza rağmen hala "aylaklığın" adil dağıtımından bir hayli uzaktayız.
Bertnard Russell, 1932'de yayımlanan "Aylaklığa Övgü" adlı metninde çalışkanlığın abartılmış bir er­dem olduğunu ve bireyin kendi ilgi alanlarına ayırdığı boş zamanın medeni yaşamın bir gerekliliği olduğunu savundu.
Reklam
"Teknik becerilerin öğrenilmesi adına fazlasıyla zaman harcanan bu günlerde bile, felsefe öğrencinin bir insan ve vatandaş olarak değerini büyük ölçüde artıracak bir takım şeyler kazandırabilir."
Wittgenstein da ölümün, yaşam esnasındaki bir olay olmadığını ve ölümün yaşanmayacağını, bu sebeple korkulabilecek bir durum olmadığını düşünenler­ dendir. Sartre'a göre ise, ölüm her zaman öznelliğin ötesindedir. Öznelliğin içinde yer bulamaz ve dahil edilemez.
Birileri Camus'yle insan hayatının absürtlüğünün tam olarak bundan ibaret olduğunu söyleyebilir: kesin bir hakikat istiyoruz ama öyle bir şey yok. Umutsuzca ku­lağımızı kutsal bir kelime duymaya zorluyoruz fakat dünya sessiz ve suskun. Absürt ise tam olarak evreni anlaşılır kılma ihtiyacımız ve onun muğlaklığı arasın­daki bu uyumsuzluktur.
Bilinemezciliğin en saldırgan ve enteresan beyanların­ dan biri W K. Clifford (1845-79) adlı İngiliz Viktoryan düşünüre aittir. "The Ethics of Belief" başlıklı yazısında her nerede olursa olsun yeterli kanıtı olmayana inan­manın, ahlaka aykırı olduğunu öne sürer. Ahlaka aykı­rı olduğunu düşünür; çünkü medeniyetin kendisinin gerekçe gösterilebilen inançlar oluşturma alışkanlığı­na bağlı olduğuna inanır.
Reklam
"Yahut yine diyebiliriz ki yaşamak dışında artık hiç­ bir amaca sahip olmak zorunda olmayan insan, yani hoşnut olan insan, varoluş amacını yerine getiriyor." Ludwig Wittgenstein, Defterler.
Russell mantıkçı yanının da getirdiği sarsılmaz özgü­veni sayesinde erdem olarak görülen bazı duyguların insanı sefalete götürdüğünün farkına varmıştır. Ve bu duygulardan en başat olanı da umuttur. Gerçeklikle hiç alakası olmayan, insanı olguların ötesinde bir varoluşa bağlayan ve böylece zamanında vermesi gereken tepkileri geciktiren bir duygudur umut.
Bana, doğru olduğunu düşündüğünüzden değil de sadece kullanışlı olduğuna inandığınız için bir inanca sarılmak, hem çok büyük bir sahtekarlık hem de entelek­tüel dürüstlüğe yapılmış büyük bir ihanetmiş gibi geliyor.
Formel mantıkta öğrenilen ilk şeylerden birisi "eğer A varsa B de vardır"ın, "eğer B varsa A da vardır" ile aynı şey olmadığıdır.
69 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.