1789 Devrimi - Kadın Hakları
"1789 Devrimi'nin getirdiği haklar bütün yurttaşlar için geçerliydi. Ama yurttaş deyince genellikle sadece erkekler anlaşılı yordu. Her şeye rağmen, kadın hareketinin ilk örnekleri de yine Fransız Devrimi sırasında görüldü." "Geç bile kalmış." "1787'de Aydınlanma filozoflarından Condorcet kadın hakları üzerine bir yazı yayımladı. Kadınların da erkeklerle aynı doğal haklara sahip olduğunu savundu. 1789 Devrimi'nde soyluların egemenliğine karşı kadınlar da aktif olarak mücadele etti. Örneğin kralı sonunda Versailles Sarayı'ndan ayrılmak zorunda bırakan gösterilere kadınlar öncülük etmiştir. Paris'te çeşitli kadın grupları oluştu o dönemde. Erkeklerle aynı politik haklara sahip olmanın yanı sıra yeni evlilik yasaları ve kadınlar için daha iyi yaşam koşulları talep ettiler."
Sayfa 362 - Pan
144 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı ilk başta elime bakıp incelediğimde bana daha çok böyle baştan sona otobiyografik bir Kitapmış gibi geldi. İçerisinde tabiki yazarın hayatından bölümler var ama benim düşündüğüm kadar değilmiş burda bir daha tekrardan anladımki ön yargı ile yaklaşmamamız gerekiyor ve bazen şunu düşünüyorum ön yargının hayatımızdaki bencilliklerden biri olduğunu anladım. Kitabı okurken şunu anladım çoğu zaman duygularımızı anlatmaya ihtiyaç duyduğumuzda anlayamayız ve bunun için yazı yazmak ,bunu kaleme dökmek insana o kadar hissettiriyor ki bunu çoğu zaman yapıyoruz çünkü duygu ve düşüncelerimizi en yalın halde olduğu gibi aktarabiliyoruz . Bu kitabı okurkende böyle hissettim. Çünkü yazar burda duygu ve düşüncelerini babasına olan özlemini en yaşadığı zorlukları en yalın ve olduğu gibi yazıya aktarmış. Bu da kitabı okurken onun duygularını anlamamızda yaşadığı zorlu süreci bizede geçmesine neden oluyor. Hayatımızı yaşarken elimizden geldiğince ne kadar az keşkelerimiz ve pişmanlıklarımızın olmasına dikkat etmeliyiz. Çünkü bazen keşke demek için çok geç olabilir. Bu da kitapta vurgulanan hayattaki en önemli şeylerden biridir
Biricik Babam ve Corona Günlüğü
Biricik Babam ve Corona GünlüğüAytekin Duran · Tilki Yayınevi · 20203 okunma
Reklam
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Düşünce bir defa yazıldı mı artık sağda solda dolaşır; anlayanın anlamayanın eline düşer; kime bir şey söylemeli kime söylememeli bunu seçemez; çünkü yazı da resim gibi derin bir sükuttur. Onu konuşturan kişi, simgelerin temsil ettiği gerçekleri bilmiyorsa hakikati bulamaz; yalnızca hoşça/boşça vakit geçirir.
Sayfa 71
1966: Yazılar-Kitaplar-Olaylar: Atsız, Nejdet Sançar ve Türkçüler CKMP'yi destekliyorlardı ama Ötüken'in Kasım 1965 sayısından itibaren CKMP ve Türkeş hakkında bir suskunluk vardı. CKMP hakkındaki son haber, seçimlerden hemen sonraki 20 Ekim 1965 tarihli nüshada çıktı. Diğer partilerin farklı kesimlerden oy aldığı, "Türkeş'in
Söz uçar, yazı kalır. Kalan yazı, okuyanı bağlar. Yazan vazifesini yapmıştır...
Reklam
Ruhun coğrafyası uçsuz bucaksızdır. Dağları, ovaları, tepeleri, uçurumları, vadileri, çölleri, dingin ırmakları ve azgın suları vardır. Yazı, kışı, baharı, hazanı, gecesi ve gündüzü vardır.
Sayfa 170
Gün gün yazıyorum!
Yazma konusunda kendimi geliştirmek adına bugünden itibaren her gün kısa da olsa buraya bir yazı bırakmaya niyet ettim. Yorumlarınızla ve tavsiyelerinizle bana katkıda bulunmanız beni çok sevindirir ve motive eder. 1.Gün: Çağımızın en büyük sorunlarından biri, yalnızlık duygusu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kilometrelerce uzağımızdaki insanlarla iletişime geçebiliyorken en yakınımızdakilerle yüzeysel ilişkilerden ötesine geçemiyoruz. Günlük yaşantımızda dahi ilişkilerimizi dijital ortamlardan yürütüyoruz. Bu durum, sosyal medyada ne kadar görünürsek o kadar var olduğumuz yanılgısına kapılmamıza sebep oluyor. Gerçek hayatla olan temasımız azaldıkça yalnızlık duygusuyla başbaşa kalmak ise kaçınılmaz.
314 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
Montaıgne, 16.yüzyılda yaşamış ünlü Fransız yazar. Deneme türü olarak ilk eseri çıkarıp, derleyendir aynı zamanda kendisi. Bu eser, yazarın okuduğu, yaşadığı, görüp duyduğu bütün bilgi, tecrübelerin not alıp deneme oluşturduğudur. **Montaigne, insan doğasının karmaşıklığını anlamaya çalışırken, okuyucuya da kendi iç dünyalarını keşfetme fırsatı
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054.6k okunma
Nuri pakdil kısaca hayatı.
Kahramanmaraş'ta 1934'te dünyaya gelen Nuri Pakdil, ailesinin tavrı nedeniyle eğitim hayatını aralıklarla sürdürdü. İlkokuldan itibaren yazmaya başlayan Pakdil, ortaokulda iken tanıştığı "Büyük Doğu" dergisiyle hem düşünce ve hem de yazı macerasına ivme kazandırdı.Ortaokula 3 yıl gecikmeli başlayan Pakdil, 1954 -1955 yıllarında Maraş Lisesi'nde okurken, beraber eğitim gördüğü iki arkadaşı ile birlikte "Hamle" isimli edebiyat dergisini çıkardı. Bu küçük lise dergisi Ankara'dan İstanbul'a birçok yazarın ve şairin dikkatini o dönem çekmişti.Nuri Pakdil, Maraş Lisesi'nin ardından İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Kahramanmaraş'ta çıkan "Demokrasiye Hizmet" ve "Gençlik" gazetelerinde de yazıları yayınlanan Pakdil, bir süre "Yeni İstiklal" gazetesinde sanat sayfaları düzenledi. ... Nuri Pakdil, üst solunum yolları enfeksiyonu nedeni ile kaldırıldığı Ankara Şehir Hastanesi'nde 18 Ekim 2019'da 85 yaşındayken hayatını kaybetti. Usta edebiyatçının cenazesi, Hacı Bayram Veli Camisi'nden kılınan cenaze namazının ardından Taceddin Dergahı'nda defnedildi.
Reklam
#Nazım #Nesir #1000K
Bugünkü "düz yazı"nın ne edebiyatla münasebeti var, ne haysiyetle: bed, cıvık,yüzsüz. Kelimeler,ibarenin içinde tımarhaneden fırlayan akıl hastaları gibi koşuyor. Hepsinin sırtında aynı urba, bakışlarında aynı manasızlık, Nesir yok artık. Nazım var mı ki?
Her yeni düşünce, zor geçiren bir elekten damla damla akarcasına zihninin derinlerine ulaşırdı, ama yeni bir şey sonunda içine çektiyse, bunu inatla bırakmaz sımsıkı tutardı. Ne gazete, ne dua kitabı, hiçbir şey okumazdı; yazı yazmakta çok zorlanırdı, yemek tarifleri defterindeki eğri büğrü harfler tuhaf bir şekilde onun kütük gibi, her yerinden sivri bir şeylerin fırladığı kadınsı hatlardan nasibini hiç alamamış bedenini çağrıştırırdı.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.