Bilinçaltınıza yalnızca siz emir verebilirsiniz. Başka birinin sizin ile ilgili düşüncelerinin kararlarınızı etkilediğini düşünebilirsiniz, ancak bu etki yalnızca siz kabul ettiğiniz için oluşmaktadır, inancınızı değiştirin ki hayatınız değişsin.
“Duvarı nem, insanı gam yıkar“, atasözünü hepimiz biliriz. Yıllar önce kitabını okudum ABD’li bir beslenme uzmanı, ülser, kanser ve şeker gibi hastalıkların sebebinin üzüntü ve kaygı olduğunu yazıyordu.
“Dr Freitag diyor ki, “Tanrı’ya sağlığın ve içsel zenginliğim için şükür ediyorum.“ taso felsefesine göre şükür, nimeti artırır. Nitekim Mevlânâ “şükürle gözün doyarsa başkalarına yardım edersin“ demişti. Dr Ender Saraç ise “şükür” yerine “elhamdülillah“ demeliyiz, diyor. Ona göre “şükür“ demek, tatmin oldum daha başka bir şey istemiyorum, demektir. Oysa “Elhamdülillah“ demek, verdiği nimetler için teşekkür ederim girilir ama daha da verirsen, memnun olurum, diyerek kapıyı açık tutmak demektir“, diyor.
“İbadette de aynen yogada olduğu gibi yoğunlaşmak gerekir. Ne yazık ki gerçek anlamda ibadet edebilen neredeyse yok gibidir. Zaten bu olabilse ibadet edenlerin kızmaması, kötülük yapmaması ve son derece mutlu insanlar olmaları gerekir.“
“Gerçekten ararsak, her insanın bir hatalı kusurlu bulabiliriz. Benim bir şey dikkatimi çekiyor. O da çoğunlukla insanların, bir kişinin yaptığı 99 iyiliği görmeyerek 1 hatasına yoğunlaşıp onu silip atarak kötü bir insan olarak nitelendirmeleridir. Oysa birey, belki yaptıklarından pişmandır ve o hata, onu belki daha da olgunlaştırmıştır. Bu yüzden ona bundan sonraki hayatında daha iyi bir insan olma şansı vermek gerekir. Bunları düşünürken aklıma Hindistan‘daki kova hikayesi geldi. Hizmetçinin birisi efendisinin evine iki kova ile su taşımış, fakat kovalardan birisi sağlam diğeri ise delikmiş. Bir gün delik kova, dile gelerek hizmetçi şunları söylemiş: “Sağdaki kova sağlam ve suları hiç dökülmüyor. Oysa ben delik bir kovayım, eve varıncaya kadar sularımın yarısı boşalıyor ve seni efendine karşı mahcup ediyorum, bundan son derece üzgünüm“. Fakat birkaç ay sonra, kuyu ile ev arasında bir delik kovanın bulunduğu tarafta çok muazzam bir yeşillik ve çimenlik meydana gelirken sağlam kovanın tarafı kupkuru kalmış. Hepimizin kendine özgü kusurları vardır, hepimiz aslında delik kovalarız. Bütün bu planda hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarımızda gücümüzü bulduğumuzu bilirsek, biz de güzelliklere sebep olabiliriz.”