Yahudiler, Kudüs’e mukabil Düyun-u Umumiye borçlarını silmek teklifinden başka Sultan’ın şahsına muazzam bir servet takdimine hazır olduklarını bildirmişler ve şu cevabı almışlardı: -Dünyanın bütün devletleri ayağıma gelse de bütün hazinelerini kucağıma dökse, size, siyonistlik adına Kudüs’ten bir taş parçası bile vermem. Yahudiye, işte bu gözle bakan Ulu Hakan'ı hal'inden sonra Selanik’te bir yahudinin köşküne hapsedecekler, ve daha hazini, ona hal'ini bildiren heyetin içine meşhur bir yahudiyi katacaklardır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Ramazan Kararnamesi: Osmanlı Devleti’nde iç ve dış borçların faiz ve resülmal ödemeleri beş yıl süreyle yarıya indirildi,ikinci yarısının yüzde beş faizli tahvillerle ödeneceği konusunda da ayrı bir karar alındı (30 Ramazan 1875).Ramazan tahvilatı,Osmanlı Devleti’nin içte ve dışta mali itibarını sarstı ve Düyun-u Umumiye İdaresi’nin kurulmasına yol açtı.Bu yüzden,kararnamenin çıktığı yıl sadrazam olan Mahmud Nedim Paşa ağır tenkitlere uğradı.
Sayfa 105
Reklam
1923-1938 Döneminde yaşananlar hiç kuşkusuz büyük bir mali devrimdir ve bir demokraside tekrarı da mümkün değildir: Mali Devrimler ile kastolunan Kapitülasyonlar'ın kaldırılması, Düyun-u Umumiye'nin tasfiyesi, millileştirmeler, gümrükler, Aşar'ın iptali, modern vergi sisteminin kabulü…vb. Milli devletin temelinde çekirdek devleti
Sayfa 201 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Toynbee Türkiye'deki asker yöneticiler için ifade ettiği "İktisat ve Siyaset öğrenimlerini deneme yanılma yöntemiyle tamamlayacaklar" öngörüsünde kısmen de olsa yanılmıştır. Zira iyi niyet yani değer yargıları da, bilgi kadar önemlidir. Örneğin Lozan'da Düyun-u Umumiye anaparasının taksiminde İnönü ve Cavit Bey arasında çıkan ihtilafta olduğu üzere yöneticilere, yurtseverlikleri doğru yolu gösterebilir.
Sayfa 191 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Atay'a göre bütün devrimler Atatürk'ün, ancak "denk bütçe, demir yolu politikası, dış ticaret dengesi, millileştirmeler, imtiyazların tasfiyesi ve sonrasında devletleştirme… vb" yani mali disiplin, Lozan ve Düyun-u Umumiye dolayısıyla İsmet Paşa'nın eseridir. Nitekim Atatürk, F. R. Atay'a' Almanya seyahati sonrasında "Şaht (Schacht) denilen adam Hitler'e bunca parayı nasıl bulup verebiliyor? Harcadığı milyarların altın karşılığı var mı?" diye sorar. Atay "…ben mali işlerden anlamam. Fakat anlıyorum ki Almanlar, Adana sulaması gibi kendi kendisini ödeyecek işler için para karşılığını aradıkları yok. Fakat hiçbir gelir vermeyecek olan anıtlar gibi işler için …" der. Atay devamla "İnönü hemen sözü kesti Şaht'ın hokkabazlığından bahsederek hazineyi batağa sürükleyeceğini söyledi. Şaştım. Belki de İnönü para bollaşması fikrini güdenler ile konuştuğumu sanmıştı". İnönü'nün hatıra defterleri, yıllar sonra yayınlandığında; ajandasında yer alan unsurlardan birinin de bütçe taslakları olduğu görülecektir.
Sayfa 167 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Bütçe açıkları veya gelir yetersizliği, Osmanlı Maliyesi'nin Düyun-u Umumiye İdaresi'nin eline düşmesine neden olan ve Cumhuriyet Hükümetini endişelendiren bir husustu. Nitekim Atatürk, "Bugünkü savaşımlarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın tamlığı ise ancak malî bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan mahrum olunca, o devletin bütün hayati kuruluşlarında bağımsızlık felce uğramıştır. Çünkü her devlet organı, ancak mali kuvvetle yaşar. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart ekonomik bünye ile orantılı ve denk olmasıdır. Bundan ötürü devlet bünyesini yaşatmak için dışarıya müracaat etmeksizin memleketin gelir kaynaklarıyla idareyi temin çare ve tedbirlerini bulmak, lazım ve mümkündür. En üst düzeyde tasarruf milli özelliğimiz olmalıdır. …Ancak bu mecburiyetin tatmini ve kayıpların telafisi bugünkü maliye kudretimizin üstündedir. Bundan dolayı hükümetimizin, her medeni devlet gibi dış borçlanmalar yapmasında lüzum vardır…Biz memlekette bayındırlığı, üretimi ve halkın refahını temin edecek, gelir kaynaklarımızı geliştirecek verimli borçlanmalara taraftarız." Atatürk'ün maliye politikası konusunda iki ilkesi ortaya çıkmaktadır: (i) Ulusal bağımsızlık ancak mali bağımsızlıkla mümkündür ve mali bağımsızlık da denk bütçe ile sağlanır. (ii) Borçlanma bütçenin cari harcama açıklarının kapatılması için değil; sadece geri ödeme kabiliyeti olan kalkınma amaçlı yatırımlara, mahsus olmalıdır. Bu ilkelerin Keynes sonrası dönemde dahi bugün de geçerli olduğunu söylemek gerekir.
Sayfa 159 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Reklam
270 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.