Sir Adam Block (Düyun-u Umumiye Başkanı)
“Almanya kazanırsa, Alman sömürgesi olacaksınız. İngiltere kazanırsa, mahvoldunuz.”
Sayfa 33 - Tekin Yayınevi, 1979Kitabı okuyor
Düyun-u Umumiye'deki İngiliz temsilcisi Sir Adam Block savaş üzerine İstanbul'u terketmek zorunda kalırken, şu görüşü ileri sürer: ''Eğer Almanya kazanırsa, siz de Alman sömürgesi olacaksınız; İngiltere kazanırsa, mahvoldunuz.''
Reklam
Gerçekte, Jöntürk düşüncesinin ön planında bir iktisadi program değil, "Devleti kurtarmayı amaçlayan bir siyasi eylemcilik yer alıyordu. İmparatorluğun yavaş yavaş ve aman vermez bir biçimde parçalandığını, çeşitli milliyetçi ayrılık hareketlerinin her geçen gün başarı kazandığını ve Düyun-u Umumiye'nin vesayeti altındaki Osmanlı'nın gitgide elinin kolunun bağlandığını gören Jöntürklerin başlıca kaygısı Osmanlı Devleti'nin özerkliğini ve coğrafi bütünlüğünü yeniden kurmaktı. Böylece "Devleti kurtarmak" geleneksel düzeni bürokrasinin ayrıcalıklı konumunu değiştirmeden korumanın sembolik formülü oldu. Ama bu kaygı beraberinde siyasi parçalanmaya ve iktisadi bağımlılığa ilişkin bir analizi getirmedi. Jöntürk hareketi, batılı devletlerin Osmanlı ekonomisiyle ilişkilerinin arttığı bir dönemde başlamıştı. Nüfus mücadelesi her alanda sürdürülüyordu. Bütün büyük devletler Osmanlı mozaiği içinde kendi himayeleri altında guruplar oluşturmak peşindeydiler. Her biri bölgesel ve etnik farklılaşma temelinde okullar, kültür merkezleri, misyonlar ve hastaneler kuruyordu. Sonuçta aralarındaki rekabet doğal olarak şiddetlendi.
Sayfa 47 - Aram yayınlarıKitabı okudu
Borç almak
1875'te Babıâli, 200 milyon sterlin tutarında dış borcu ödeyememişti. Altı yıl sonra(1881) da tuz, tütün, ipek ve balıkhaneler gibi kaynaklardan sağlanan BAZI DEVLET gelirlerine EL KOYMA YETKİSİNİ ALACAKLILARA TANIMAK zorunda kalıyordu. Bu işlemin denetimiyle görevlendirilen kuruluşa Düyun-u Umumiye(Osmanlı Kamu Borçları İdaresi) adı verilmişti.
Sayfa 101 - Kaynak Yayınları
Ülkede; demir, şeker ve çelik üretimi yoktu. 4.018 km'lik demiryolunun büyük bir bölümü yabancıların elindeydi. Türk gemi tonajı, 22.000 tonu zor buluyordu. Devlete, Düyun-u Umumiye'den 86 milyon altın lira borç yüklenmiş, bankalarda ise bir milyon lira tasarruf mevduatı var olmasına karşın bu tasarrufları yatırıma yönlendirecek bir banka sistemi bulunmuyordu. Bazı şehirlerde elektrik tesisleri Belçikalıların; Zonguldak kömür madenleri Fransızların ve İtalyanların; İzmir-Aydın demiryolu İngilizlerin ve Bağdat demiryolu Almanların elindeydi. Türkiye'deki tüm endüstri sermayesi ise yabancı imtiyaz sahiplerine aitti.
Sayfa 20 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Dönemin önemli devlet adamlarından olan İktisat Nazı­rı Cavit Bey, yabancı sermayenin ülkeye sokulması için her türlü kolaylığın gösterilmesi taraftarı olmasına karşın, ya­bancıların mali kontrolüne ise her zaman karşı olmuştur. Bunun için de devletin mali siyasetini Düyun-u Umumi­ ye'den kurtarmak üzerine kurmuş, borçlanma konusunda da Düyun- u Umumiye'nin hükümete kefil ve aracı olmasına da razı olmamıştır. (Akşin, 1998:396) Avrupa piyasalarının ünlü borç arayıcılarından olan Cavit Bey, (Tunaya, 1998: 331) kapitülasyonların yıkıcı ve insafsız karakterini de bir felaket olarak tanımlamış ve kapitülasyon içerikli baskıların ezikliği altındaki bir toplumun ruh halini de yansıtmıştı.
Sayfa 170 - PDFKitabı okudu
Reklam
Yahudiler, Kudüs’e mukabil Düyun-u Umumiye borçlarını silmek teklifinden başka Sultan’ın şahsına muazzam bir servet takdimine hazır olduklarını bildirmişler ve şu cevabı almışlardı: -Dünyanın bütün devletleri ayağıma gelse de bütün hazinelerini kucağıma dökse, size, siyonistlik adına Kudüs’ten bir taş parçası bile vermem. Yahudiye, işte bu gözle bakan Ulu Hakan'ı hal'inden sonra Selanik’te bir yahudinin köşküne hapsedecekler, ve daha hazini, ona hal'ini bildiren heyetin içine meşhur bir yahudiyi katacaklardır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Ramazan Kararnamesi: Osmanlı Devleti’nde iç ve dış borçların faiz ve resülmal ödemeleri beş yıl süreyle yarıya indirildi,ikinci yarısının yüzde beş faizli tahvillerle ödeneceği konusunda da ayrı bir karar alındı (30 Ramazan 1875).Ramazan tahvilatı,Osmanlı Devleti’nin içte ve dışta mali itibarını sarstı ve Düyun-u Umumiye İdaresi’nin kurulmasına yol açtı.Bu yüzden,kararnamenin çıktığı yıl sadrazam olan Mahmud Nedim Paşa ağır tenkitlere uğradı.
Sayfa 105
1923-1938 Döneminde yaşananlar hiç kuşkusuz büyük bir mali devrimdir ve bir demokraside tekrarı da mümkün değildir: Mali Devrimler ile kastolunan Kapitülasyonlar'ın kaldırılması, Düyun-u Umumiye'nin tasfiyesi, millileştirmeler, gümrükler, Aşar'ın iptali, modern vergi sisteminin kabulü…vb. Milli devletin temelinde çekirdek devleti
Sayfa 201 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
267 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.