1890 yılında yazılmış, yazar Knut Hamsun'un ilk romanı. Hamsun için 1920'de Nobel'e uzanacağı yolculuktaki ilk ve en önemli kilometre taşı.
Eseri okumak için epeydir bekliyorum. Yıllardır diyebilirim. Çünkü yazarın 2023 yılıyla birlikte telifsiz kalacağını biliyordum. Bu da pek çok yayınevinin Hamsun basacağına delâletti. Aslında Varlık'ta telifliykenki çevirisi de Behçet Necatigil imzalı çok iyi bir çeviriydi ancak Norveççe aslından çeviri benim için önemliydi. Can Yayınları eseri Deniz Canefe ve Haydar Şahin'e emanet etmiş. Anadilinden çeviri yaptırmış. Birkaç düzelti hatası dışında sorun görmedim. Bu baskıyı tavsiye edebilirim.
Açlık, sefalet içinde yaşayan isimsiz birini konu alır. Gerçek anlamda açlık çeken, bunu daha ilk cümlesinde bizimle paylaşan biridir adam. Fakat onun en önemli özelliği dürüstlüğü ve haysiyetine olan düşkünlüğüdür. Bunu aptallığa varacak seviyelere getirir ve bu yüzden ölmesine sebebiyet verebilecek kadar gururunu ön plana koyar. İçinde bulunduğu duruma bakmadan bu düşkünlüğünü, sefaletini insanlardan gizlemeye çalışır. Halbuki elinde yeleğinden söktüğü düğmeleri, düğmesiz yelekle, pis, zayıflamış, berbat halde gezmektedir. Yani gizlenecek bir tarafı kalmamıştır. Okuru da sinir eder böyle yaparak. Ben şahsen bir yerden sonra kendisine üzülmemeye başladım. Bu kadar aptallık olmaz dedim yalan yok. Ama o öyle bir insan işte. Açlıktan ölse de değerlerinden taviz vermeyecek karakterde biri.
Hamsun'un bu muhteşem eserini henüz okumamış herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Youtube kanalımda da bu kitap hakkında bir video yayınlamayı düşünüyorum yakında.