Kesinlikle cevapsız tek bir mektup bırakamayan, edebi düzelti çalışmaları ödenmediğinde borcu olanlara hatırlatma yapmayı ihmal eden, onsuz asla gün ışığına çıkamayacak novellalara katkısını sistematik olarak küçümseyen Lovecraft, tüm hayatı boyunca gerçek bir centilmen gibi davranacaktır.
Şimdi herkes akl-ı evvel oldu. 5, 10 tekerlemenin tekrarlanmasıyla dünyayı bir çırpıda düzelti veriyorlar. Millet hainliğine kadar varan her şeyi söyleyip de yine "özgürlük yok" diye bağıran siyaset palyançolarına çocuk aldatır gibi yalanlar söyleyerek olmayacak vaatlerde bulunanlara, baktıkça kıyametin kopmakta olduğuna inanmak
İlk baskı kitaplara karşı özel bir alışkanlığı vardı. Kitapların ilk baskılarında gözden kaçan hatalar diğer baskılarda düzeltildiği için düzelti olmadan hatalarıyla okumak isterdi. Böylece yazarların dünyasına daha çok giriyorum derdi.
Çaresizlik içinde uyuyakalan Jen ertesi gün uyandığında aslında yaşamış olduğu olayın hiç yaşanmamış olduğunu görüyor ve her sabah daha önceki güne ve günlere uyanmaya başlıyor
Zaman kısıtla,aklında onlarca soru,geriye dönüşlerde düzen olmadığı için çok kısa sürede neden o güne geldiğini, ne öğrenmesi gerektiğini bulmak zorunda cevaplar ise başka sorulara kapı açmakta...
Ilginç bir konu işleniş de güzel ve ilerleyen sayfalarda hiç beklenmedik ters köşeler var Ancak olayları sekteye uğratan gereksiz ayrıntılar var ayrıca özellikle kitabın başlarında anlatımda sorunlar var mesela annesi "Bu kim,biliyor musun?diye oğluna soruyor oğlu da diyor ki "arkadaşımın amcasının arabası"?!!
Kitapta çeviren okumuş,düzelti yapılmış,son okuma yapılmış buna rağmen böyle anlatımda hatalar var bu da okuma şevkini kırıyor
Gerilimin olmadığı ama her günde yeni yeni sırların açığa çıktığı orta düzeyde okunmasa da olur denilebilecek turde bir kitap
Bu sırada başka bir Yunan kuvveti Doğu Trakya`ya girmiş ve Edirne'yi ele geçirmişti. Churchill, "Yunan gücünün bu büyük ve umulmadık başarısı, müttefik devlet adamları tarafindan alkışla karşılandı" der. İtilaf kuvvetleri generalleri gözlerine inanamıyorlardı; Lloyd George çok sevinçliydi. Bir kez daha o haklı, askerler haksız çıkmışa benziyordu. Bu sefer Spa'da toplanan konferansta, " Yenildiler," diye övündü. "Askerlerini toplayıp Mekke ye doğru kaçıyorlar.
Lord Curzon sinirlenerek, "Ankara'ya," diye düzelti.
Lloyd George, " Lord Curzon, benim önemsiz yanlışlarıma bile dikkat
edecek kadar naziktir,' diye devam etti.
burada herkes her zaman intihara eğilimliydi, çünkü durumlarını hiçbir şeyin değiştiremeyeceği gerçeği karşısında boğulacaklarını düşünmekteydiler, daha doğuştan herkes bu doğa içinde bu yenilginin bilincindeydi
Bir kitap okuruz, kendimizi okuruz orada, bundan ötürü okuduğumuzdan tiksiniriz, diye yazmış Roithamer, artık onu okumaya yanaşmayız, kendimize artık onu okuma iznini vermeyiz.