Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bəxtiyar Əliyev

Kendimiz Olma
"Babam avukat olmamı, annem ise mimar olmamı istedi. Ben, babam olsaydım avukat, annem olsaydım mimar olacaktım. Ben, kendim oldum, coğrafya okudum"
Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
İletişim mi İletmek mi
Cemil ile Demir birbirlerini dinlemeden konuşuyorlardı, ikisi de bunun farkında mıydı, belli değildi. Her ikisi de karşısındaki dinlesin diye değil, sadece söylemekiçin söylüyordu. Yapıkları iletişim değil, iletmekti. Pek çoğumuzun yaptığı dinlemeden konuşmak, eşimizi, çocuğumuzu, ana babamızı, arkadaşlarımızı, vatandaşı, okuyucumuzu dinlemeden konuşmak, kendi kendimizi kardırmanın en yaygın şekli galiba.
Remzi KitabeviKitabı okudu
Çocuklar Nasıl Fakirleşir
Aslında bütün çocuklar zengindir. Doğaldırlar, dürüsttürler, dünyaya gözbebeklerinin hakkını vere vere, renkli renkli, zengin zengin bakarlar. Sonra, doğallıklarını, dürüstlüklerini kaybetmeye başlarlar. Doğallıklarını ve zengin bakış açılarını, ana babalarına, öğretmenlerine, müfredatlarına, komşu teyzelerine ödünç vermeye başlarlar ve giderek fakirleşirler. Dikdörtgen olur dünyaları, yalnızca parayı görürler. Belki çok para kazanırlar ama artık fakirdirler.
Remzi KitabeviKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendimiz Olma
Galiba, analarımız, babalarımız, öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız, yani kimse senin ne olduğun ile ilgilenmiyor, herkes senin ne olman gerektiğin ile ilgileniyor. Sanırım kendi duygularımızı tanıyıp, anlayıp, o duygulara saygılı davranacağımız yerde, o duyguları bastırmayı, reddetmeyi, kabullenmemeyi öğrendik.
Remzi KitabeviKitabı okudu
Geleceği Yaratmak
Bütün kötülüklerin anası, bütün yanlışlıkların ve geriliklerin kaynağı gerçeğe saygısızlıktır. Ailesiyle, öğretmeniyle, medyasıyla gerçeklere saygılı olmayan toplumumuzda çocuk rasyonel bir varlık olarak gelişemez.
Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
Yaşam Dansı
İnsan doğarken birbirinden farklı, hatta birbirine zıt iki temel gereksinimle doğuyor. Bunlardan biri, ait olma, diğeri de, birey olma gereksinimi. Çocuk doğmadan önce anne karnında tamamiyle 'ait'. Anne onun için nefes alıyor, yiyor, dışkılarını atıyor. Ekmek elden, su gölden çocuk sadece büyüyor. Çocuğun birey olarak yaptığı ilk anlamlı davranış, doğumdan hemen sonra nefes alması. Bu noktadan sonra çocuk yavaş yavaş birey olma yolunda ilerlemeye başlıyor. "İşte bu 'ait olma' ve 'birey olma' arasındaki denge her bir bireyin yaşam dansını oluşturur.
Remzi KitabeviKitabı okudu
Kral ve Halk
Büyük yürekli Fabricius bu soylu düşünceyle söylemişti şu sözü: 'Kendim zengin olmaktansa, zenginlere baş olmak isterim. Bir halkın acıları, iniltileri ortasında keyif sürmek krallık değil, zindan bekçiliği etmektir.'
Kral ve Halk
'Halkın yoksulluğu kralın varlığını korur.' 'Zenginlik ve özgürlük devlete baş kaldırmaya, hor bakmaya götürür. Özgür ve zengin adam haksızlığa, zorbalığa kolay katlanamaz.' 'Yoksulluk ve açlık yürekleri çökertir, ruhları körletir, insanları acı çekmeye, köle olarak yaşamaya alıştırır: Öylesine ezer ki onları, boyunduruklarını sarsmaya güçleri kalmaz.'
Hırsızlık ve Ölüm Cezası
Toplum her insana eşit bir güvenlik sağlamadığı sürece bir insanı para çaldığı için öldürmek doğru değildir.
Hırsızlık ve Ölüm Cezası
Öldürmek hırsızlığı cezalandırmak için çok ağır, hırsızlığı önlemek içinse çok hafif bir cezadır. Her çalan ölümü haketmedikten başka, açlıktan ölmemek için çalan adama en korkunç işkenceleri de yapsanız yine çalar. Bu konuda İngiltere'nin ve daha birçok memleketin adaleti, öğrencileri yetiştirecek yerde döven kötü öğretmenlere benziyor. Hırsızlara en ağır cezaları verecek yerde, toplumun bütün üyelerine yaşama olanaklarını sağlasanız ve kimse kellesi pahasına çalmak zorunda kalmasa daha iyi olmaz mı?
Reklam
Ceza, Ödül, Yaptırım, Geribildirim
Ceza ve ödül, canlının belirli bir davranışı yapmasını sağlamak için bir insan tarafından kasıtlı olarak verilen uyarıcılardır. Geribildirim ve yaptırım (müeyyide) ise bir davranışın dogal sonucudur; davranışın neye yol açtığı, hedefe ne kadar yaklaştığı konusunda ortaya çıkan bilgidir. İstenen düğmeye basınca hayvanın yiyecek alması veya çocuğun istenen bir davranışı yapınca “aferin” alması ödüldür. Hayvana veya bir insana istenmeyen bir davranış yaptıktan sonra bir itici uyarıcı yöneltirsek, bu da ceza olur. Bilgisayar başında bir tuşa dokunduktan sonar ekranda bir şekil ortaya çıkması geribildirimdir; bir ayının agaç kabuğunu kurcaladığında bal bulması geribildirimdir; öğrenciye verilen sınav sonuçları geribildirimdir. Geribildirimler olumlu veya olumsuz - eğer bir insan elinden çıkıyorsa ödül veya ceza - olabilir. Geribildirim, doğada veya toplumda ortaya çıkabilir, kasıtlı olabilir veya olmayabilir. Yaptırım ise geribildirimin özel bir halidir. "Yaptırım" dendiginde, toplum kurallarını gözetmeye yönelik kasıtlı geribildirimler kastedilir. Dogada yaban arılarını rahatsız ettiginizde arıların sizi sokması, daha çok bir geribildirimdir. Trafik kurallarını ihlâl ettiğinizde polisin ceza yazması da bir geribildirim, ama aynı zamanda bir yaptırımdır. Geribildirimde adeta yapılan bir işin sonucu hakkında bilgi verilir. Yaptırımda ise "yapmazsan yaptırırım" mantığı vardır. (Yaptırımların hepsi değilse de bir kısmı cezadır.)
Remzi KitabeviKitabı okudu
Rollerimiz...
Rollerimizin büyüsüne kapılıp kendimizi, ben'imizi geri plana itiyorsak, rollerimiz olmadan kendimizi tanımlayamıyorsak, rol tutsaklığı içindeyiz demektir. Rol tutsaklığı, kişinin rolleriyle övünmesi, kendisine ait rolleri, farkında olmadan kendinden üstün tutmasıdır. Kendisi ile sahip oldukları arasındaki farkı unutan, sahip olduklarını kaybettiğinde, kendini boşlukta hisseder bu alemde. "Ben" dediğimiz şeyi oluşturan pek çok rol var. "Acıkan, yiyen-içen ben" vardır; "konuşan, düşünen, algılayan ben" vardır; bunlar psikolojik rollerimizdir. Bir de sosyal rollerimiz vardır, mesleki rollerimiz vardır; evlat, anne, baba, ögrenci, ögretmen, avukat, müdür, alıcı, satıcı... rollerine bürünürüz. Sosyal/toplumsal rollerimizi o kadar benimseriz ki, giderek psikolojik rollerimizi küçümser, hatta unuturuz. Doktor, mühendis, müdür yanımıza çok önem veririz de, "yiyen-içen, uyuyan, konuşan, düşünen ben"i küçük bir sey olarak algılarız. Oysa, psikolojik ve sosyal rollerimiz bir bütündür ve psikolojik rollerimiz "küçük şey" değildir.
Remzi KitabeviKitabı okudu
Kapitalizm ve Sevgi
Kapitalist toplumda eşitliğin anlamı değiştirilmiştir. Eşitlikle kastedilen, bireyselliğini yitirmiş insanların, otomatların eştliğidir. Bu gün eşitlik birlikden çok ayrılık anlamma gelmekledir. Bu soyutlamaların aynılığı, aynı işte çalışan, aynı biçimde eğlenip aynı gazeteyi okuyan, düşünceleri, duyguları ayın olan insanların aynılığıdır. Eşitliğin değeri şu noktaya kadar düşünülmüştür: Kadınlar eşittir, çünkü onlar artık erkeklerden farklı değillerdir. Yitmekte olan cinsel kutuplaşmayla birlikte bu kutuplaşma temeline oturan cinsel aşk da yitiyor.
Payel YayıneviKitabı okudu
SİLİNDİR ŞAPKA
Bir düşünce deneyi yapalım. Bir sabah anne, baba ve belki 2-3 yaşındakı Thomas mutfakta kahvaltı ediyorlar. Birdenbire anne sofradan kalkıp mutfak tezgahına doğru dönüyor ve baba tavana doğru yükseliyor. Sence Thomas bu duruma ne diyecektir? Belki parmağıyla babasını gösterip “baba uçuyor” der. Thomas tabi ki şaşıracaktır ama o hep şaşırmaktadır zaten. Kahvaltı masasının üzerinde uçmak onun gözünde pek önemli bir şey değildir. Babası her gün küçük bir makine ile tıraş olmakta, bazen dama tırmanıp televizyon antenini oraya buraya döndürmekte veya başını arabanın motoruna sokup simsiyah dışarı çıkmaktadır... Şimdi sıra anneye geldi. Thomas’ın ne dediğini duydu ve arkasına döndü. Ne dersin, masanın üzerinde uçan babayı görünce nasıl bir tepki gösterir acaba? Öncelikle elindeki reçel kavanozu yere düşer ve korkudan bir çığlık atar, ya da belki: “Masada nasıl oturulacağını öğrenemedi gitti şu adam!” der. Thomas ve annesi neden bu kadar farklı tepkiler gösteriyorlar? Bu bir alışkanlık sorunu. Anne insanların uçamayacağını çoktan öğrenmiştir. Ama Thomas bu dünyada neyin mümkün olup neyin olamayacağından henüz emin değildir. Görünen o ki, çocukluğumuz sırasında dünyaya hayret etme yeteneğimizi kaybediyoruz. Ama bu sırada çok önemli bir şeyi de kaybetmiş oluyoruz.
Ölüm ve Yaşam
Yaşamak, ölmek gibi değil. Bazı zorlukları var bir kere. Daha çok tehlike karşısında insan.
İletişimKitabı okudu
2.677 öğeden 2.656 ile 2.670 arasındakiler gösteriliyor.