"Türkistan, kuzeyde Sibirya, güneyde Hindistan, doğuda Çin ve Batıda da Hazar Denizi ile çevrelenen ve beş milyon kilometre kareden daha geniş bir sahayı işgal eden büyük bir ülkedir. Dört mevsimin bütün hususiyeterine aynı zamanda haiz olan bu geniş ülkenin birçok yerlerinde yılda iki ve bazan da üç kere mahsül alınır. Bereketli topraklar, zümrüt gibi yeşil çayırlıklar ve ormanlar gayet boldur. Her türlü ziraate ve hayvancılığa müsait Türkistan toprakları, yeraltı servetleri bakımından da oldukça zengindir. O kadar ki, bugünkü Rus ağır sanayiinin temeli olan birçok madenler her biri binbir ecdad hâtırası taşıyan Ural ve Altay Dağlarından elde edilmektedir."
- Moskof Mezalimi, Kadir Mısıroğlu, Sayfa 468
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!”
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud
Vay haline eğer karşısındakinin de ağzı bozuksa. O ona, o ona dünyanın ne kadar pisliği varsa birbirlerine derler. Yalnız ana babayla da bitmez. Kavga başlayıncaya kadar ne ecdad kalır ne de sülale.
“Ey mezar taşının çalınmasına razı olan ecdad, ey çalınan musluğunu bekleyen Çeşme, ey sonsuzluğu unutan yollar, ey filizini koparana meyve veren ağaçlar ve ey taş yerine başımıza yağmur yağdıran gökler, söyleyin; biz hangi milletteniz?”
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
"...Şüheda gövdesi bir baksana dağlar, taşlar
O rüku olmasa dünyada eğilmez başlar.
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna, ya Râb, ne güneşler batıyor!
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdâd inerek öpse o pak alnı değer.
Ne şanlısın ki kanın kurtarıyor Tevhid'i,
Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi!
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe, desem sığmazsın!
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitab,
Seni ancak ebediyyetler eder istiab!.."
Kes bi dada me nepirsit gilleh û dad-i çi kit
Te nebit dadiresek beyhûde firyad-i çi kit
Bi şirînê negehit dest-i eger Ristem-i bit
Dê bi bazo û milan şubhetê Ferhad-i çi kit
Fa`ilek lazim e da fi`l û eser peydae bit
Ger tu heddad-i nebit kûre`ê heddad-i çi kit
Mumkinek dê hebitin da ko teleb haşil bibit
Seyd û nêçîr ko nebit tole`ê şeyyad-i çi