Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yasin Tura

Yasin Tura
@ecevitinkasketi
7 okur puanı
Eylül 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Bir gazete yazarı 24 saat yeryüzünün tüm boyutlarında yaşayabilir. İranlı askerle Hacı Ümran önündedir gazete yazarı; Ankara'da bankacıların toplantısındadır; Portekiz vurucu timiyle Lizbon'daki Türk Elçiliği'ndedir; Amerikan donanmasıyla Nikaragua'ya gövde gösterisi yapmaktadır; kamyon şoförleriyle Santiago'da protesto yürüyüşüne çıkmıştır; Sri Lanka'da ayrılıkçı çatışmaların silah seslerini duymaktadır; Batı Şeria'da yükselen gerilim içindedir; Londra Borsası'nda Amerikan Doları'nın tırmanışını izler; Helsinki'de dünya atletizm şampiyonasına hazırlanmaktadır; Çad çöllerinde gerilla savaşına katılır; Avam Kamarası'nda idam cezasına ilişkin oylamada boy gösterir; Türkiye mahpushanelerinde bir yatakta yatan üç kişiden birisidir.
Sayfa 22 - Çağdaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
uygarlığın ürünlerini yakmak isteyenler, tarihte hep yanmışlardır. filmleri, kitapları, resimleri, şiirleri, bilim yapıtlarını ortadan kaldırmak, yasaklamak, yok etmekle hiçbir yere varılamaz.
Sayfa 21 - Çağdaş YayınlarıKitabı okudu
İyi yönetilen bir devlette cezalar azdır. Bunun nedeni bağışlamaların çokluğu değil, suçluların azlığıdır: Çökmekte olan bir devlette suçların çokluğu cezasız kalmalarına yol açar

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir kalabalığı boyunduruk altına almakla bir toplumu yömetmek arasında her zaman bir ayrım olacaktır. Dağınık yaşayan insanların sayıları ne olursa olsun, birbiri ardınca bir kişinin buyruğu altına girdikleri zaman bence artık ortada bir ulusla başkanı değil bir efendi ile köleleri vardır
İlk köleleri köle yapan kaba güçse, onları kölelikte tutan korkaklıkları olmuştur.
Reklam
İnsan özgür doğar; oysa her yerde zincire vurulmuştur. Falan kimse kendini başkalarının efendisi sanır ama böyle sanması onlardan daha da köle olmasına engel değildir.
Önemini ispatlamaksızın giriyorum konuma. Bana "Sen kral mısın yoksa yasacı mısın ki, politika üstüne yazı yazıyorsun?" diye soracaklara vereceğim karşılık şudur: Ben ne kralım ne de yasacı; onun için politika üstüne yazıyorum ya! Hükümdar ya da yasacı olsaydım ne demek gerektiğini söyleyip vaktimi boşa harcamaz, ya yapacağımı yapar ya susardım.
TOPRAK REFORMUNUN ENGELLENİŞİ
Böylesine açık bir sömürü düzeninin değişmesini isteyenler, halkı sömürenlerden aldıkları maddi güçle şimdiye kadar aldatabilmiş, halkın sömürülmesini devam ettirebilmiş olanlardır. Onlar 1945'te ilk toprak reformu denemesi yapılırken, Cumhuriyet Halk Partisi içinde muhalefet bayrağını açmış ve bu partiden kopup örgütlenerek halkı aldatmış, halkın oylarıyla topraksız halkın toprağa kavuşmasını önlemiş olanlardır. Onlar 20 yıl sonra 1965'te gene Cumhuriyet Halk Partisi'nin hazırladığı daha yeterli ikinci bir toprak reformu tasarısı meclise geldiğinde Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidardan düşürmüş ve bir avuç toprağı olan köylülere giderek onları "CHP iktidara gelirse sizin de topraklarınızı alacak, toprağınız da dininiz de elden gidecek, memlekete komünizm gelecek" yalanlarıyla aldatmış ve öylece topraksız köylülerin toprağa kavuşmasını bir kez daha önlemiş olanlardır. Gazetelerin yazdığına göre geçen gün Tarım Bakanı, büyük çiftçilerin bir toplantısında konuşurken, toprak reformu istenelerden "satılmışlar" diye söz etmiş... Toprak reformu isteyenlerin, Anayasa emrettiği halde toprak reformuna "hayır" diyenlerin, satılmış olabileceklerinden şüphe edilebilir. Çünkü onları satın alabilecek kadar güçlü ve zengin kişiler vardır... Ama toprak reformu isteyenleri kimler satın almış olabilir? Çocuğuna ilaç bile satın alabilecek güçten yoksun topraksız köylüler mi?
Sayfa 141 - Tekin Yayınevi
HERKES ANLIYOR, FAKAT...
Biz "düzen değişmelidir" vakit, Adalet Partisi iktidarının ileri gelen yöneticileri tepki gösteriyorlar. Başlangıçta bu tepkileri, Cumhuriyet Halk Partisi'nin düzen değişikliği isteğini, tıpkı Ortanın Solu için veya toprak reformu için yaptıkları gibi, bir demagojik istismar konusu yapmak ve halkı aldatarak bizim düzen değişikliğini isteğimize karşı tahrik etmek amacını güdüyordu. Fakat son zamanlarda düzen değişikliğinden kastımızın ne olduğunu halk anladıkça ve düzen değişikliği için halktan da baskı gelmeğe başladıkça iktidar sorumluları, tepkilerini belli bir huzursuzluk ve sinirlilik içinde göstermektedirler. İkide bir de bize "düzen değişikliği ile ne demek istiyorsunuz, açık söyleyin" diyorlar... "Anayasayı mı demokratik rejimi mi değiştirmek istiyorsunuz?" diye soruyorlar. Düzen değişikliğinden kastımızın ne olduğunu sık sık bütün açıklığı ile anlatıyoruz. Fakat anlamıyor, daha doğrusu anlamaz görünüyorlar. Üniversitelerin konferans salonlarında anlatıyoruz, üniversiteli gençler anlıyorlar. Yerin altındaki maden işçilerine anlatıyoruz, onlar anlıyorlar. Tarlalarını süren köylüler anlıyorlar, dağdaki çobanlar anlıyorlar. Fakat Başbakan anlamıyor. Bakanlar anlamıyorlar. Adalet Partisi'nin yöneticileri anlamıyorlar.
Sayfa 96 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Gerçi, Sayın Başbakan, gene Senato konuşmasında: "Ortanın solunu ve düzen değişikliğini köylüye anlatabildiğinizi iddia ediyorsunuz. Bana anlatabileceğinizi zannetmiyorum." demiştir. Biz de zannetmiyoruz. Ama bir kez daha deneyeceğiz. Gerekirse, başka vesilelerle de anlatmağa devam edeceğiz. Bütün ülkede, bunu anlamayan, yalnız Sayın Başbakanla yakın arkadaşları kalıncaya kadar anlatacağız.
Sayfa 25 - TekinKitabı okudu
Reklam
Türk Ulusu, demokrasiden başka bir rejime katlanamayacak kadar kendine saygılı ve özgür yaradılışlıdır. Onun içindir ki bazı tutucu güçlerin bütün çabalarına rağmen Türk demokrasisi temelinden yıkılamamıştır. Türk demokrasisinin geleceği önlenememiştir. Demokrasi üstünlüğünü korumaktadır Türkiye'de... Bütün engellemelere rağmen demokrasi yaşayacaktır ve Türk Ulusu, insanca bir toplum düzenine, gerçek adalete, demokrasi yolundan ulaşacaktır. Kalkınma amaçlarına, demokrasiden sapmaksızın erişecektir. Buna beş yıl önce inandığım kadar değil, daha çok inanıyorum bugün. Haziran 1973 BÜLENT ECEVİT
Sayfa 19 - TekinKitabı okudu
Bence bir partinin, yapması gerekenleri, yapması gerektiğine inandıklarını yapamaz duruma getirildiği noktadan itibaren hükümette kalma hakkı yoktur. Bu hakkı yitirdiği anda görevden çekilmesi sorumluluğun gereğidir.
Sayfa 178 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Futbol Örnektir
Şöyĺe bir düşünelim: Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıntısı içinde genç bir Türkiye kurdu. Osmanlı ümmetçiliği ve Tanzimat Batıcılığı yerine kendine güvenen, başı dik, onurlu bir Cumhuriyet... Bu Cumhuriyet, halkçı, milliyetçi, devrimci bir atılımlar zinciri içinde, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı ana erek yaptı. Atatürk, Türk ulusuna, kendisine güvenmesini, inanmasını öğretti. Ya şimdi Atatürkçülüğü dillerden hiç düşürmeyen bizler ne yapıyoruz? Kendimize güvenimiz hemen hemen yok olmuş; güvenceyi hep başkalarında arar olmuşuz. "Milli ve manevi değerler" dedikleri ulusallık, ulusal duygu ve düşünce yerini, yabancı hayranlığına, yabancı sermayeye, yabancı şirketlere ve -futbol örneğinde olduğu gibi- yabancı futbolculara ve çalıştırıcılara bırakmıştır. Yalan mı? Yanlış mı? Bu mudur "milliyetçilik" diye savunulan ve evet her özgürlüğü yok etmek için kullanılan kalkan? Titreyip, gerçekten kendimize dönmemiz gerekir. Günümüzün tek kalıcı devrimi, kendi toplumumuza, kendi insanımıza güven duygusunu aşılayanlarca gerçekleştirilecektir. Son yıllarda hep kendi kalelerimize gol atmayı öğrendik, hem de gol üstüne gol! Ama bir türlü takım halinde ilerlemeyi beceremedik... Söyler misiniz nedendir? (23 Ekim 1984 Salı)
Sayfa 182 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Aydın Hoşgörüsü
Bir ülkede demokrasinin en sağlıklı güvencesi, çeşitli eğilimdeki aydınların özgürce konuşabilmeleridir. Siyasette ve ekonomide tek yönlü ve seçenekli görüşler olmaz. Yaşadığımız yüzyıl, çeşitli siyasal görüşlerin sergilendiği yeni bir dünyaya tanık oluyor. Böyle bir dünyada, Türk toplumu, suskunluğa ve durağanlığa terk edilemez. Terk edilemeyeceği gibi, siyaset ve ekonomi adına "resmi ideolojilere" de tutsak edilemez.
Sayfa 112Kitabı okudu