Hayatı anlatmak için bir kelime seç deselerdi bana, bir an bile düşünmeden yol kelimesini seçerdim. Bir çeşit yol değil midir hayat, bazen virajlı, bazen düz ve sıkıcı, bazen efsanevi manzaralara şahit, bazen de engebeli.
Dücane Bey eski bir ülkücü biliyorsunuz. Hapse girdikten sonra dur bakalım aslında İslamiyet’te bir hakikat var diyerek elhamdülillah yola çıkmış. Ama çıktığı yolda, beyanatlarında oldukça sivri ifadelere de yer vermekle beraber felsefik açıdan ele alındığı zaman hep aynı kafanın aslında Dücane 99’lu yıllarda da onda var olduğunu görebiliyoruz. O
“sevgilim işte eylül
ve işte senin usul usul seğiren yüzün
zaman ki sonsuzdur bitmemiş şiirler gibidir
bazı hüzünleri
bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir
biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
bundan değil midir bizim aşkımızda
sürekli bir akşam hüznü vardır..”
Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali'nin hikayecilikten romancılığa geçişte ilk eseriymiş. Normalde bunun acemiliğini hissetmemiz gerekirdi fakat Sabahattin Ali herkesin kabul ettiği ve bildiği üzere doğal bir yeteneğe sahip. Bazı insanlar çalışarak, üstüne sürekli bir şeyler katarak, çıraklığını yaşayarak eserler çıkarıyor fakat bazıları sanki
"Düşünce ve yazıda özgür olmak isterim, dünya davranışımızı yeterince sınırlıyor."
Wolfgang Van Goethe
______
Osman Şahin'in okuduğum ikinci kitabı oldu. İlki otobiyografik öğelerin ağırlıkta olduğu Kolları Bağlı Doğanlar kitabıydı. Selam Ateşleri- Ay Bazen Mavidir kitabında birbirine yer yer tema, konu veya ele alınan duygu
Sabahattin Ali’nin, Kuyucaklı Yusuf’tan sonra okuduğum ikinci kitabı İçimizdeki Şeytan. Kitabı okumadan önce ve okuduktan sonra kitap hakkında yazılmış pek çok incelemeye göz attım, kitabın başında Selim İleri’nin önsözünü okudum. Ancak ben kitabın ana temasının ne bir dünya görüşünü savunmak ve iktidarı eleştirmek ne de bir aşk hikayesini