Maddi lezzetleri veya güzellikleri özünde kötü, olumsuz veya şeytani gören bir bakış açısı kadar, bunları pornografik/müstehcen bir anlatının malzemeleri olarak gören ve sanatı bu tür bir anlatının aracı kılan yaklaşımlar da sorunludur.
Mevlâna'nın verdiği örnekte olduğu gibi, fırından yeni çıkmış bir ekmeği bakıştan gizleseniz bile, onun kokusunu, yani bilincin bakışına açıklığını engelleyemezsiniz.
Günümüzde yapıldığı üzere muhafazakârlığı Müslümanlıkla eșitleyen bir bakışın aldatıcılığına düşmezsek şayet, muhafazakâr bir hayat anlayışından ise, sanatkârane bir hayat tarzıdır İslam'a yakın düşen.
Yükselen sınıflar bu arzularını devrimci bir ütopik söylem olarak ifade ederken, egemen sınıflar ise kendi egemenliklerini ideolojik bir söylemle topluma empoze eder ve onu mevcut durumlarında, yani muhafazakâr bir halde tutmak isterler.