Edebiyatımızın Kozmik Odası, adından da anlaşılacağı gibi edebiyat dünyamızda nam salmış çoğu hayatta olmayan şair ve yazarların çok fazla bilinmeyen yönleri, nükteleri ve anılarıyla süslenmiş okurken hem gülümseyebileceğiniz, hem de hüzünlenebileceğiniz ilginç bir yapıt. Yahya Kemal'den Mehmet Akif'e, Necip Fazıl'dan Nâzım Hikmet'e iz bırakmış onlarca yazar hakkında akılda kalıcı hoş bilgiler içeriyor kitap. Baskıdan kaynaklı yazım hataları yer yer okumadaki akışı zorlaştırsa da her başlık altındaki anlatıların çok uzun olmaması bu eksikliği telafi ediyor. Türk yazın hayatına ismini altın harflerle yazdırmış kalem ustalarının gösteriş ve riyadan uzak dünyasına açılan bir pencere niteliğindeki "Edebiyatımızın Kozmik Odası", sıkılmadan zevkle okunabilecek bir eser.
Bana ezilmekten, sefaletten, cehaletten kurtulmak arzusunu, bunların acısını çekmek verdi. Eğer çok ezilmeseydim, belki kurtulmak ihtiyacını o derece şiddetle duymaz ve bir aktar çırağı olarak kalır giderdim.
Büyük yazarların çocukluk hatıralarını okuduğumuzda dikkatimizi çeken en önemli ortak özelliklerinin, onların çocukluklarında acı ve sefalet içinde yaşamış oldukları görülür.
Münevver kara kuru bir şey olmuş, o eski güzelliği kalmamış. Sonra iki çocuk. Dayanamam. Aşk? Yok, öyle bir şey. Çocuk sevgisi? Haynavi bir şey. (Nazım Hikmet'ten Yıldız Sertel'in aktarımı)
Bu iş yanlış oldu. Memleketi ben idare edecektim, şiiri de İsmet Paşa yazacaktı. Hiç olmazsa o zaman sadece şiir mahvolurdu. (Yahya Kemal'in İsmet İnönü'ye eleştirisi)
Hüseyin Cahit İttihat ve Terakki'nin yeni programı hazırlanırken vicdan özgürlüğünü savunup da şapkaya karşı çıkan Ziya Gökalp ve arkadaşlarıyla tartışır.