Efendiler ve Uşakları, Ümit Zileli
Haysiyetli olmak ise her daim zordur..
Teslim olmanın dayanılmaz hafifliği karşısında, uzun,çetrefilli, zahmetli bir yolculuktur.Yaşamı öncelikle teslim olanların saldırılarına göğüs germekle geçer. Hayatın her alanında çoğunlukla yalnız kalır, sırtından hançelebi, iftiralarla, ihanetlerle boğuşur.. En yakın sandıklarının bir gün güle oynaya teslim olduğunu, haysiyetini sattığını görmenin büyük acısını yaşar...
Demem o ki; zor şeydir haysiyetli yaşamak... Anlık mutlulukların, pırıl pırıl insanların sevgilerinin dışında serveti yoktur...
- Ama tarihi onlar yazar...
Sayfa: 110
Sağcı kafa, ülkenin en önemli hâzinesi olan "namus, haysiyet, dürüstlük" kavramlarında öylesine büyük aşınmalar
gerçekleştirdi ki, o meşhur "devletin malı deniz.." dizesi,
tekerleme haline geldi..
Cumhuriyet tarihinin en büyük
yolsuzluk olaylarından biri, Yahya Demirel'in gerçekleştirdiği "mobilya-sunta" vurgunuydu... Zamanın Başbakanı Demirci'm yeğeni olan Yahya, "mobilya ihraç ediyorum" diye
yurtdışma sunta göndermiş karşılığında büyük vurgun
yapmışta
Uğur Mumcu ve Altan Öymen'in ortaya çıkardığıbu soygun, ortalığı ayağa kaldırmış, üstüne kitap bile ya-
zılmış, uzun yıllar dillerden düşmemişti. Peki bu büyük
vurgunun ederi ne kadardı dersiniz?.
-20 milyon dolar!.
Bugünün Türkiye'sinden baktığınız zaman "çerez parası" yani!.. Küçümsediğim için söylemiyorum, sonuçta
soygun soygundur, ancak anlatmak istediğim, "soygun li-
ginde" nasıl müthiş aşamalar geçirdiğimiz!. Baksanıza, bir
gazeteyle bir televizyonun alımı için iktidara yakın "ha-
vuzcu" işadamlarının her birinin havuza koyduğu para 100
milyon dolardı; varm, aradaki farkı siz hesaplayın!.
Sonuçta 2002 erken seçimlerinde, iyice bunalmış olan
halk, eski partilerin tümünü silip attı ve eski "milli görüş-
çülerin" kurduğu, yeni model, yalmzca 14 ay önce kurul-
muş AKP'yi iktidara getirdi. Parti yüzde 34.5 oyla
sandalyelerin yüzde 66'sını elde etti. Bu, mutlak bir tek
parti iktidarı anlamına geliyordu...
İşte 14 yıllık bu "tek parti" iktidarı süreci, Cumhuriyet
hükümetlerinin tamamına deyim yerindeyse rahmet
okuttu. 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti sürecinin toplam
borçlanmasını tek başına üçe katladı!.. Cumhuriyetin kaza-
nımlarını tek tek harcadı... Siyasette, ekonomide, dış politi-
kada, eğitimde geldiğimiz nokta belki de en iyi şu sıfatla
tanımlanabilirdi:
Kabile devleti!..
İktidara gelen AKP'nin ilk yaptığı uygulamayı anımsar
mısınız bilmem; "Nereden Buldun" yasasım tarihe havale
etti!.. Böylece kimin nasıl, nereden kazandığı, servetini nasıl
oluşturduğu artık bilinmeyecek, bilinemeyecekti. Belli çev-
relerden büyük alkış alan bu eyleminden sonra iktidar "çiz-
diği" yolda ilerlemeye başladı..
Halbuki "Fetret Devri" adım verdiğim sürecin ilk 10 yı-
lında her şey ne kadar güzel, ne kadar karlı, ne denli "sınır-
sızdı!" Bugün iktidara ve Saray'a en sert, en muhalif
yazıları döşenen "aydın" sıfatlı tiplerin, çok değil daha dün
kadar yakın tarihte altına imza attıkları "yanaşma yazılar"
arşivlerde duruyor. Haklarında, kronolojik olarak yazdık-
larımı, işledikleri cürümleri bu kitapta okuyacaksımz...
Burası önemli
Bilinen tarihin her döneminde, mutlaka ama mutlaka
"Efendiler ve Uşakları" olmuştur. Uşakları besleyen, yön-
lendiren efendilerin efendileri de olmuştur ve bundan
sonra da ne yazık ki olacaktır.
ÜNLÜ SOYTARILAR
1- AHMET ALTAN
2- YASEMİN ÇONGAR
3- HASAN CEMAL
4- MEHMET BARLAS
5- MURAT BELGE
6- CENGİZ ÇANDAR
7- ORAL ÇALIŞLAR
8- HALİL BERKTAY
Ancak, iktidarın, büyük bir pervasızlıkla ülkeye ve halka
karşı işlediği "cinayetleri" gördükçe, bu isimleri bir kereyle
"azat etmeye" yüreğim elvermiyor... İşlenen büyük günah-
larda, ülkenin açıkça parçalanmaya götürülmesinde, insan-
ların arasına dinsel, mezhepsel kin tohumları ekilmesinde
çok ama çok katkıları oldu...
Taa, Irak'm işgalinden başlayarak, "demokrasi", "insan
hakları", "özgürlük" gibi üzerine milyonların kam sıçramış
sözcükleri hiç sıkılmadan kullanarak, iktidarın ve göbeğin-
den bağlı olduğu efendilerin Ortadoğu emellerine alet olan,
halkın zekasıyla alay eden makaleler kaleme alan, televiz-
yon ekranlarına yalan üstüne yalan kusan da yine onlardı...
Bugün ülkenin boğazına dek kirli bir savaşa batmak üzere
olmasmda "fitnenin 32 dişi ve diğer zevatın" çok büyük gü-
nahı vardı...