Doldurulacak gibi değil, boşluğun.
Çünkü yokluğunun boşluk yaratacak bir yanı yok.
Sen hep var olandın.
Bir eksiklik olmalı bu.
Kızdığım oldu, delirdiğim;
Örseledim, örselenmişlerin en örselenmişini kelimelerle,
Ama bil ki istediğimdendi hep:
Fütursuzca vatanın olmayı.
Sensizlikle yalnızlığı da karıştırmıyorum.
Hayır yalnız değil,
Sana koşuyorum bir vapurun içinden
Ölmemek, delirmemek için.
Yaşamak; bütün adetlerden uzak
Yaşamak.
Hayır değil, değil sıcak
Dudaklarının hatırası
Değil saçlarının kokusu
Hiçbiri değil.
Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde
Ben onsuz edemem.
Eli elimin içinde olmalı.
Gözlerine bakmalıyım
Sesini işitmeliyim
Beraber yemek yemeliyiz
Ara sıra gülmeliyiz.
Yapamam, onsuz edemem.
yağma lükslere yönelmeleri, bir keyif almak için değil, bir kaçış ve kurtuluş içindir. Onların istediği sizin servetinizi almak değil...aslında onu sizin kaybetmenizi istiyorlar. Başarılı olmak değil, sizin başarısız olmanızı istiyorlar. Yaşamak istemiyorlar, sizin ölmenizi istiyorlar. İstedikleri hiçbir şey yok, var olmaktan nefret ediyorlar, habire koşuyorlar, esas nefret ettiklerinin kendileri olduğunu öğrenmekten kaçmaya çalışıyorlar.
“Sizler, kötülüğün niteliğini hiçbir zaman anlayamamış olanlar, onları ‘yanılgı içindeki idealistler’ olarak görenler...İcat ettiğiniz Tanrı affetsin sizi! Kötülüğün esası onlar zaten. Onlar...o anti-hayat objeler, dünyayı yiyip yutarak kendi ruhlarının boşluğunu doldurmaya yelteniyorlar.
İstedikleri sizin servetiniz değil. Onlarınki akla karşı bir komplo...kısaca, hayata ve insana karşı bir komplo.
"Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri."
Alnını sıyırıp geçen akşamdır
Oynama sakın, kıpırdama
Öyle bir yakıştı ki duruşuna ufuk
İki hazin mısra şimdi gözlerin böyle
Kaşlarının kemendiyle gölgeli
İki uzun, iki derin ırmak
Buğular içinde akıp giden
Bozma sakın aralığını kirpiklerinin.
Bir aynada seyretmek istiyor
İnsan kendini
Hangi yaşta olursa olsun
Bırak dökülsün saçlarından zaman
Anıların gurubundan ince süyem duygular
Büyütsün yüzünün yangınını rüzgâr
Turuncu ayini içinde göklerin
Öperek nar içi goncasını dudaklarının…
Ey ayrılığı andıran yakınlık
Ey susuş… İnce ve derin hasret
Bana benziyorsun…
Bana bir şeyler yaz,
Bir mektup, bir şiir, bir cümle...
Biraz kurtar beni
Biraz beklet,
Biraz ertele bu engel
tanımayan nefretimi.
Tükendiğim yerden,
doğur beni...
Çok hastayım...
Yazılar bitince
denizi seyret biraz.
Sözler bitince
anlatamadıklarına üzülme.
Yorgunsan konuşma istersen.
Saat kaç olursa olsun, ben gözlerini dinliyor olacağım...