Daha on altı yaşındayken onlara çok hayret eder, daha o zamandan düşüncelerinin basitliğine, uğraşlarının, oyunlarının ve konuşmalarının boşluğuna şaşardım. Önemli şeyleri o kadar anlamaz, şaşırtıcı, ilginç konularla o kadar ilgilenmezlerdi ki, gayriiradi olarak onları kendimden aşağı görmeye başladım. Beni buna zorlayan aşağılanan kibirim değildi. Tanrı aşkına, duymaktan artık midemin bulandığı "sen hayal kurarken onlar o zaman dahi gerçek hayatı anlıyorlardı" türünden itirazlarla gelmeyin bana! Hiçbir şey anlamıyorlardı, gerçek hayattan uzaktılar ve yemin ederim ki, beni en çok çileden çıkaran özellikleri de buydu zaten. Tersine, en açık, göze batan gerçekliği inanılmaz bir salaklıkla karşılıyorlardı ve daha o yaşta sadece başarıya tapıyorlardı.