Biz bir fetret nesliyiz. Bir fetret nesli olarak ana problemimiz, "neyi, nasıl" bileceğimizi ve "nasıl" yaşayacağımızı bilememekten kaynaklanıyor. Yani ızdırap, ilim ve taallüm ile amel arasındaki ilişkide yatıyor. Yaşadığımız modern çağda amaçla araç arasındaki açı büyüdükçe genç neslin şaşkınlık ve umutsuzluğu daha da büyüyor. Fetret nesli olarak trajedimiz, pergelin ayağını tesbit probleminde yatıyor. Ahmed Cevdet, Namık Kemal gibi insanların bir ayakları sabit olduğu için Doğu'ya, Batı'ya istedikleri kadar açılabilirler, herkesten, her şeyden yararlanabilirlerdi. Böyle birinin öğrendikleri hep "keşf-i kadim"in tahkimine yarar. Yeni nesil gibi bir ayağını tesbit etmeden pergeli açan ise karşısına çıkan her şeyi, postmodern düşünürlerin söylediklerini "vaz-ı cedid" sanır.
Bunun sonucunda ilimde öncelikler sırasını, ehem-mühim dengesini kuramaz. Bakarsınız, gençlerin en lüzumsuz ayrıntıları bilirlerken en temel şeyleri bilmediklerini görürsünüz.