Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yokuş
Harfler dışarıda kısa sürede kaybolup giderken kelimeler için asıl iş şimdi başlıyordu. Sokaklarda hiçbir cümlenin öğesi olmadan başıboş dolanan kelimeler, ilk anda şanslılarsa yoldan geçen bir yazara ilham olarak gidiyor; değillerse de yeni küfür arayışında olan birinin yarattığı küfre dâhil olup istemedikleri anlamlara bürünüyorlardı. Hatta Beyaz Saçlı İnsan bile onlarla başa çıkamadığı için yanlarına sinsice yaklaşıp güzel bir cümle kurma vaadiyle kandırıyor, sonra da en iğrenç cümlelerin içinde kullanarak morallerini iyice bitiriyordu. Bu kelimelerden bir de noktalama işaretleriyle beraber olanlar vardı ve bu durum onların kaderini derinden etkiliyordu. Zira yeni bir cümleye girmek için yanlarındaki noktalama işaretini de dâhil etmek zorundaydılar. Bu da yeni cümlelere dâhil olmalarını oldukça zorlaştırıyordu. Genellikle bütün cümlelerden ret cevabı alıyor, ardından da insandan olabildiğince uzak yerlere doğru yola koyuluyorlardı. Gittikleri yerde de birbirlerine eklenip çıkarak dünyanın en güzel cümlelerini oluşturuyorlardı. Sonra da yakınlaşmak isteyen cümleler bir araya gelerek paragraf halini alıyor, paragraflarının güzelliği karşısında da onları bir insanın okuyamamasını düşünerek kendi aralarında eğleniyorlardı. Üstelik isteyen kelimeler bu cümlelerden kendi iradesiyle çıkıp gidebiliyordu da. Kendinden bir kelime eksilen cümle anlamından asla bir şey yitirmiyor, diğerleri bu açığı hemen kapatıyordu. Ancak hiçbiri bu cümlelerden kolay kolay çıkmıyordu. İsteyen kelime, sadece bir süreliğine dinlenmek için çıkıyor; anlamını güçlendirdikten sonra yine aynı cümleye geri dönüyordu.
Söylediklerimiz bizi ele vermeyen, fazla düşünmeye gerek görmediğimiz cümleler. Oysa içimizde binlerce kez elekten geçirip süresinden gelemediğimiz, her seferinde bizi mağlubiyete uğratan meseleler yer kaplıyordu.
A7 KİTAP YAYINCILIKKitabı okudu
Reklam
Ne var ki doğruyu da yanlışı da kelimler belirliyordu. Süslü cümleler, sözcük oyunları haklı mücadeleyi tepeden tutulan ayna gibi baş aşağı ediyordu.
Sayfa 122 - A7 KitapKitabı okudu
Hep yanlış insanlara Çok anlam yükledim dönüp baktığımda eksilen hep ben olmuşum en ufak bir cümleyi bile kurma gereği duymayan insanlara roman uzunluğunda cümleler kurup nefessiz kalmışım oldu mu bak şimdilerde ise herkesten her şeyden kaçar olmuşum kendi halime kendi dünyama dönmüşüm oysa öyle çok hayat doluydum ki gülmeyi kahkaha atmayı sohpet etmeyi en çokta yaşamayı seviyordum eski benliğimi kaybettim bulamıyorum her gün başka bir çirkinlik duymak her gün başka bir iğrençlikle uyuyup uyanmak ne acıymış ne nefret edilesi bir hal imiş yeni yeni anladım …‼️ Yastığa başımı koyduğum gibi uykuya dalmayı unuttum yarın için şunu yapıcam demeyi bıraktım ruh gibi oradan oraya savrulup yapmadığım hak etmediğim ithamlara maruz kalmaktan bıktım son demlerimdeyim sabrımın taşarsa ben bile kendimden korkuyorum 🍂
Yokuş
Harfler dışarıda kısa sürede kaybolup giderken kelimeler için asıl iş şimdi başlıyordu. Sokaklarda hiçbir cümlenin öğesi olmadan başıboş dolanan kelimeler, ilk anda şanslılarsa yoldan geçen bir yazara ilham olarak gidiyor; değillerse de yeni küfür arayışında olan birinin yarattığı küfre dâhil olup istemedikleri anlamlara bürünüyorlardı. Hatta Beyaz Saçlı İnsan bile onlarla başa çıkamadığı için yanlarına sinsice yaklaşıp güzel bir cümle kurma vaadiyle kandırıyor, sonra da en iğrenç cümlelerin içinde kullanarak morallerini iyice bitiriyordu. Bu kelimelerden bir de noktalama işaretleriyle beraber olanlar vardı ve bu durum onların kaderini derinden etkiliyordu. Zira yeni bir cümleye girmek için yanlarındaki noktalama işaretini de dâhil etmek zorundaydılar. Bu da yeni cümlelere dâhil olmalarını oldukça zorlaştırıyordu. Genellikle bütün cümlelerden ret cevabı alıyor, ardından da insandan olabildiğince uzak yerlere doğru yola koyuluyorlardı. Gittikleri yerde de birbirlerine eklenip çıkarak dünyanın en güzel cümlelerini oluşturuyorlardı. Sonra da yakınlaşmak isteyen cümleler bir araya gelerek paragraf halini alıyor, paragraflarının güzelliği karşısında da onları bir insanın okuyamamasını düşünerek kendi aralarında eğleniyorlardı. Üstelik isteyen kelimeler bu cümlelerden kendi iradesiyle çıkıp gidebiliyordu da. Kendinden bir kelime eksilen cümle anlamından asla bir şey yitirmiyor, diğerleri bu açığı hemen kapatıyordu. Ancak hiçbiri bu cümlelerden kolay kolay çıkmıyordu. İsteyen kelime, sadece bir süreliğine dinlenmek için çıkıyor; anlamını güçlendirdikten sonra yine aynı cümleye geri dönüyordu.
Her bayram maziye demir atar gönül gemisi, dem bu dem ki eksilen dostlar yâd edilir. Nefeslere, ömrün bir yerlerinde gizlenmiş o demleri hatırlatan cümleler eklenir. Sen yine de ümit et, hep inan, çok sev, çoğu kez affet, itinayla iyileştir, pek kırılma, hiç kırma, elinden geldiğince sabret ve unutma: Bu bayram en keyifli bayramın olsun, bir sonraki bayrama kim öle kim kala.
Sayfa 3 - Kudret Ayşe Yılmaz
Reklam
Anlatılmayanlar her zaman daha çok ilgisini çekerdi. Söylediklerimiz bizi ele vermeyen, fazla düşünmeye gerek görmediğimiz cümleler. Oysa içimizde binlerce kez elekten geçirip üstesinden gelemediğimiz, her seferinde bizi mağlubiyete uğratan meseleler yer kaplıyordu.
Keşke diye başlayan cümleler kurmaya başladıkça hep yanlış yönlere yanlış yönlere saptığımı, diğer yolu tercih etsem şimdi daha iyi durumda olacağımı sanıyorum. Belki aslında tek bir yol vardır. Ne dersin?... Diğer yollar bizi teselli etmek, yanlış bir hesaplama yüzünden bu halde olduğumuza inandırmak içindir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Anlatılmayanlar her zaman daha çok ilgisini çekerdi. Söylediklerimiz bizi ele vermeyen, fazla düşünmeye gerek görmediğimiz cümleler. Oysa içimizde binlerce kez elekten geçirip üstesinden gelemediğimiz, her seferinde bizi mağlubiyete uğratan meseleler yer kaplıyordu.
Söylediklerimiz bizi ele vermeyen, fazla düşünmeye gerek görmediğimiz cümleler. Oysa içimizden binlerce kez elekten geçirip üstesinden gelemediğimiz, her seferinde bizi mağlubiyete uğratan meseleler yer kaplıyor.
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.