Son olarak en küçüklerine,Andrew'e geldik. Örnek çocuk!Uysaldı,çalışkandı,Kitabı Mukaddesi kardeşlerinden çok daha kısa sürede ve daha doğru bellemişti.Derken annesi ,bir akşam onu cinsel organıyla oynarken yakaladı. Andrew kanı çıkıncaya kadar kamçılandı,katıksız su ve ekmek cezasına çarptırılarak odasına kapatıldı.Kutsal Ruh'a büyük bir günah işlediği ve bu günahı yüzünden annesinin kansere yakalandığı söylendi çocuğa.Ama bu arada günahın akıl çelici ćekimini sürekli duyuyor ve bu çekime boyun eğdiğinde-elbette bu ya tuvalette ya da bahçenin gözden ırak kuytularında oluyordu-.
Ve elbette her isim hançeresinden, nefesinden tam olarak çıksa da kâğıtta Hanımefendi Sabina bir rumuz olarak kalıyordu hâlâ, yazıcı köle Simonides de öyle. Bugün de öyle yarın da öyle.
Sayfa 179
Reklam
Siz ömrünüzde hiç kıskançlık duymadınız, değil mi, Miss Eyre? Duymadınız elbette; sormama bile gerek yok, aşık olmadınız ki!
Yabancı dil meselesini 25'inize gelmeden çözmeniz gerekir. Bu temel bir konudur; gecikirseniz geçmiş olsun. Elbette sonra da öğrenebilirsiniz ama aynı rahatlıkla ve kavrayışla değil.
❝ ALLAH’TAN KORKULUR MU?..
Korkunun esası nedir ? Bize, bizden yakın olana, sevgisinden sevgisiyle yaratmış olana, affı ve bağışlayıcılığı sınırsız olana, cömertliği ve vericiliği sonsuz olana karşı korku beslemek mümkün müdür? Elbette Allah korkusundan söz edilebilir... Ama bu korku, bildiğimiz sıradan bir korku değildir. Mesela hırsızdan, depremden, iflas etmekten korkmakla , Allahtan korkmak aynı şey değildir . Korkular arasında fark vardır. Bu iki çeşit korku, aralarında hiç ilgi yok denecek derecede apayrı ve bambaşkadır. Allah korkusu , özünde sevgi olan bir korkudur . Allahın bize olan müthiş ve muazzam ilgisini , sevgisini kaybetme korkusudur .
Boş Dünya
Gittiler…Bana dünyam Birdenbire boş geldi. Seçilmez oldu eşyam. Odalarım loş geldi. Gözlerim müebbette, Günü gelir elbette… Gelir,Melek nöbette, Safa geldi,hoş geldi.
Reklam
Hazreti Peygamber cihada giriştiği günlerde, kafirlerle savaşırken, kendilerini uzaktan seyreden bedevileri görünce, haber göndermiş ve gazaya katılarak sevaba girmelerini istemiş. Şeyhleri kılını bile kıpırdatmadan: “Hele durun bakalım, hangi taraf yenilecek, görelim de o vakit elbette onun üstüne çullanırız. Bunu görmeden nefsimizi boşuna tehlikeye atamayız.” cevabını vermiş ve işte bu olaydan sonradır ki, Peygamberimiz de bunlara: “Urban, küfür ve nifaktan daha şiddetlisidir.” demişlerdir. Urban, karakterleri itibariyle çölün işte bu mahluklarıydı.
Sayfa 45 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Elbette insanların belli bir kokusu yoktu,belli bir insan yüzü de olmadığı gibi. Her insan başka türlü kokardı.
Sayfa 159 - Can yayınlarıKitabı okuyor
Sen yoksan, zaman yok. Saatler ilerlemiyor artık. Yokluğun dayanılmaz bir zamansızlık halinde işliyor içime. Dakikalara bir yılın ağırlığını yüklediğin yetmez mi? Beklendiğini ve nasıl olsa bekleyeceğini bildiğin için gelmiyorsun. Çektiğim tarifsiz üzüntüler kim bilir sana nasıl bir haz veriyor olmalı ? Yoksa gelirdin. Böylesine bekletmezdin beni. Zamansızlığın çıldırtıcı karanlığına itmezdin. Bir an için olsun seni unutabileceğimi düşünsen; gelirdin elbette. Ve bir daha hiç ayrılmazdın benden.
Kalkıp bir yere gideyim. Kalkıp nereye gideyim? Kendime gitmek için yola nereden çıkayım? Nereden yola çıkıp hangi dağı düz edeyim de kendime varayım. İnsan, değil midir ki bir kendine varamayıştır. İnsan evet, bir kendine varamayıştır. Hayat, değil midir ki bir kendine varamayış masalıdır. Hayat evet, bir kendine varamayış masalıdır. Varmak yol ile olur da, varamamak yol ile olmaz mı? Evet, elbette varmak da yoldur, varamamak da. O zaman dedim ki, ben kalkıp yola koyulayım da kaybolayım.
Sayfa 78 - Ketebe Yayınları ~ Kalkıp Nereye Gideyim* (Bülent Parlak'ın bir şiirinden...)Kitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.