"Sence sefil hâldeki biri mi, yoksa mutlu biri mi daha iyi adaklar adar?" "Mutlu biri elbette." "Yanlış," dedi. "Mutlu biri kendi hayatıyla meşguldür. Kimseye minnet borcu olmadığını düşünür. Ama onu soğuktan titret, karısını öldür, çocuğunu sakat bırak, o zaman dualarını duyarsın.
Dün bir şiir daha yazdım senin için. önce tuttum karşıma oturttum seni, konuşturdum, güldürdüm, ağlattım. Her hâlin ho­şuma gidiyordu. Kadındın, ama önce insandın. Güzeldin, ama önce iyiydin. Elbette seni yazacaktım, senin için yazacaktım.
Reklam
"Ne var ki insan her zaman makul olamıyor elbette."
İnsanlar isterlerse her şeyi, ama hemen her şeyi bir tür silaha dönüştürebilirlerdi çünkü. En çok da sevgiyi elbette...
"Akşama doğru ayrılık vakti geldiğinde,babama "Gitme baba," dediğimi hatırlıyorum,"beni burada bırakma!" Ağlamama engel olamadım,"Baba beni yalnız bırakma!"diye tekrar ettim."Gelecek misin?"dedim son bir umutla. "Gelmez olur muyum, gelirim elbette," diye cevapladı zoraki olduğu besbelli bir gülümsemeyle. Babam gelmedi,ne o gece ne de sonraki gece."
Sayfa 95 - Profil kitapKitabı okudu
Tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbü ister. Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder. Evet inkâr edemezsin ki: Sen bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama karşı dostane bir rabıta anlarsın; ve bir kumandanın emri altında beraber bulunduğunuzdan arkadaşane bir alâka telakki edersin. Ve bir memlekette beraber bulunmakla uhuvvetkârane bir münasebet hissedersin. Halbuki imanın verdiği nur ve şuur ile ve sana gösterdiği ve bildirdiği esma-i İlahiye adedince vahdet alâkaları ve ittifak rabıtaları ve uhuvvet münasebetleri var.
Sayfa 263
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.