Amaç dışı kullanım iletisi ama şunu bi elden ele lütfen
Türkiye haritası üzerinde veri girişi yapıp zaman zaman güncelleme sağlayabileceğim bir program / uygulama yöntem vs bilen var mı ?
iniyorum maktul minarelerden taraçadan, bahçeden ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte
Reklam
Aliye
İpsiz sapsız bir yer burası. Ama insanları öyle değil. Görülmeyen iplerle birbirlerine bağlanmış gibi hepsi sanki. Nereye çekersen iplerini, hepsi birden oraya hareket ediyorlar... İplerinin başındaysa televizyon kutularıyla bastırılmış, son kullanma tarihleri geçmiş kokuşmuş zihniyetler var. Karşıdan karşıya dahi üç kere sağa bakıp geçerler yani,
Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor. Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele. Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce.
Edip Cansever
Edip Cansever
Hakkı bir top yapmışlar elden ele oynuyorlar. Bu alem bugün yarın düzeleceğe benzemiyor. Bütün memleketler ihtiyaçlara uygun kanun doğurmak ağrılarıyla mustarip.Bir memlekette ezen ve ezilenler oldukça bu sonu gelmez güreşme tarihin gösterdiği reaksiyonlarla ve kah alt kah üst tekerrürleriyle devam eder durur. Hüseyin Rahmi Gürpınar
Her gün dinlediklerimden...
Ben, bir küçük cezveyim Elden ele gezmeyim Verin benim yarimi Boynu bükük gezmeyim Güle naz, güle naz Ağlayan çok, gülen az... Ben aşık, alma beni Dillere sarma beni Götür, sarrafa göster Kötüysem alma beni Güle naz, güle naz Ağlayan çok, gülen az😔 youtu.be/wVcl2tncLFg?si=...
Reklam
Kök yerinde ağırdır...
Bir Rum arkadaşıma sevimli bir kız soruyor: Bir Rum evinden gelen bir tepsi musakkaya karşılık annenin gönderdiği bir Anadolu mantısı ya da bir Ermeni evinden gelen midye dolma ve buna karşılık bir koca tabak baklava. “Biz İstanbul’ a 1984’te geldik. Siz ne zaman geldiniz?” Arkadaşım sakince cevaplıyor “3000 yıl önce.” Bu hayatın bizim gibi
Aile evden gidiyor !!!
Yarım erkekler ve yarım kadınlar ortasında, çocuklar iki parçaydılar. Aile evden gidiyorsa, çocuklar elden gidiyordu. Ailenin çöküşü nisbetinde boşanmalar arttıkça, çocuklar celâl-cemal dengesinin uzağına düşüyor, hayat vadisinde tek kanadıyla uçmaya mahkum halde yetişiyordu. Erkek ve kadın, tek başına kaldığında, iki yarım insan gibiydiler. O
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.