Elif Demir

Yazın bitmesi yakındı. Ama öyle hemen çekip gitmiyordu yaz; mecalsiz varlığını tepelerin arasından yavaş yavaş çekerek, vadilerin morunu daha da koyulaştırarak, azalan güçlerinden ve doymuş esrimelerinden kendine puslu bir kefen örerek, ömrünü doldurmuş ve iyi yaşamış olmanın verdiği sakin hoşnutlukla, yavaş yavaş ölüyordu.
Reklam
Zaman! Zaman! Onun bitmek tükenmek bilmez feryadıydı zaman.
Yeryüzü ayetleri
Güneş ölmüştü Güneş ölmüştü ve "yarın" Çocukların zihninde Yitik bir kavramdı. Onlar bu köhne sözcüğün yabancılığını Kendi imlâlarında İri kara bir lekeyle Tasvir ediyorlardı.

Reader Follow Recommendations

See All
262 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Esperanza Rising
Esperanza RisingPam Munoz Ryan
7.6/10 · 7 reads
She tried to find the place in her heart where her life was anchored, but she couldn’t, so she closed her eyes and pressed the palms of her hands against the earth, making sure it was there.
Reklam
You can only feel the earth’s heartbeat when you are still and quiet.
Evet, bilgilendikçe, dillendikçe ona yakınlaşıyor, onun dilinden konuşuyor, onunla ortak fikirler ve beğeniler keşfediyordu; ama içindeki âşığın ıstırabını kesmiyordu bunlar. Aşkının hayal gücüyle onu fazlasıyla kutsallaştırmış, bedensel bir yakınlık kuramayacak ölçüde mukaddes ve ruhani kılmıştı. Onu uzaklaştıran ve kendine imkânsız görünmesini sağlayan, aslında Martin’in kendi aşkıydı. Arzu duyduğu tek şeyden, kendini aşkıyla mahrum etmişti.
İnsan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi olduğuna ve dünyanın dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük, Ruth’da da vardı. Eski çağlarda kadın olarak yaratılmadıkları için Yahudilerin Tanrı’larına şükretmesini sağlayan, modern dönemdeyse başka tanrıların yerine yeni bir tanrı koymak için misyonerleri dünyanın en ücra köşelerine gönderen şey, işte bu dar görüşlülüktü.
Ne kendi gücü ne de dünyanın kudreti hakkında bilgisi vardı, hayatın derinlikleri denilen şey ona göre hayalin enginlikleriydi.
Hayalini kurduğu şey onun ruhuna sahip olmaktı, her türlü kabalıktan azade, zihninde belirli bir biçime sokamadığı özgür bir ruh yoldaşlığıydı.
Reklam
"İki oda bi' salon benim kalbim. Birinde annem kalıyor. Böyle bütün gün senin gibi camdan dışarı bakıyor."
"-Ben onu böyle sebepsiz sevdim diye mi tehdit algılıyor? -Alışmamış gölde don olmaz. Ne olur? Balıklar donar. Ezbere yüzemezler. Fazla sevgi nefret usandırır. Nefrete alışmış o. Boğulacak sonra balıkĺarı. "
"Yes, I need you, my fairy-tale. Because you are the only person I can talk with about the shade of a cloud, about the song of a thought—and about how, when I went out to work today and looked a tall sunflower in the face, it smiled at me with all of its seeds." Vladimir Nabokov, Letter to Véra
Düşündüklerini dile dökememiş, zifiri karanlık bir gecede, yabancı bir gemide, hiç alışık olmadığı halatların arasında el yordamıyla yolunu bulmaya çalışan denizciye benzetmişti kendini.
Karşısında yaşamaya değer bir şey vardı işte; kazanmak için savaşmaya, mücadele etmeye ve evet, uğruna ölmeye. Kitaplar haklıydı. Dünyada böyle kadınlar da vardı. Karşısındaki onlardan biriydi.
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.