Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Elimi bırakanın, elini tutmak için ısrar edilmez... 👋
"Dünyada iki türlü insan vardır: Çarpan, çarpılan. Çarpılanlardan olmak istemiyorsan, başkalarını çarpmaya bak. Fazla okumak lazım değil. İnsanı delirtir ve hayatın gerisinde bırakır. Ama matematik dersinde dikkatli ol. Dört işlemi bilmen yeter. Para hesabını becerebilirsen kazıklanmazsın, anladın mı? Hesap önemli; en kısa zamanda hayata
Sayfa 42 - Yapı Kredi Yayınları, Çeviren: Mehmet KanarKitabı okudu
Reklam
Sevgilim olsun istemiyorum. Sevdiğim olsun istiyorum. Her gün görmek değil Benim olduğunu bilmek istiyorum. Elini tutmak değil Kıyamadan sadece gözlerine bakmak istiyorum. İki gün değil ebediyen sürsün istiyorum. Uğruna ölmek değil Onun için yaşamak istiyorum..
Otuz yaşındaydım. Ama kırk yaşında, elli yaşında da olsan annen hayattaysa ona hep ihtiyaç duyuyorsun. Annen yaşadığı sürece elini ona doğru uzatıyorsun, tutmak istiyorsun.
Sayfa 149 - Doğan KitapKitabı okudu
Sevgilim olsun istemiyorum. Sevdiğim olsun istiyorum. Hergün 'görmek' değil. Benim olduğunu bilmek istiyorum! Elini tutmak değil Kıyamadan sadece gözlerine bakmak istiyorum! İki gün değil, ebediyen sürsün istiyorum! Uğruna ölmek değil. O'nun için yaşamak istiyorum!
Bakın sevmek öyle cümlelerde filmlerde gördüğünüz gibi bir şey değil.yani öyle birkaç sevgi mesajı,birkaç gece,birkaç sahiplik fotoğrafı falan öyle değil.daha farklı mesela onu onu görünce hızlanan kalbiniz değil.her adımda ona yaklaşma,onu görme hissidir sevmek. O adımları onun için atmaktır. Bir sokak arasında elini tutmak,elini tutmak değildir
Reklam
Elini tutup onu burada benimle otların arasında tutmak isterdim. “Hala benim misin?” diye sorardım. “Bunu hala istiyor musun?” Ama sormadım. Çünkü hayır dediğini duymak istemiyordum.
Sayfa 122Kitabı okudu
Yaşamak aslında bu değil mi?
Ah, şöyle at sırtında el değmemiş dünyaları dolaşıp ormanın berrak havasından göğüslerini doldurarak derin nefesler almak, bir pınar gözesinden lezzetli sular içmek, tabiatın sunduğu nimetleri devşirmek, avlanmak, koşmak, yürümek, gezinmek, seyretmek, öğrenmek yok muydu?!.. Çok yaşayan değil, çok gezen bilirdi elbet, yıldızlara elini uzatıp ormanlara karşı haykırmak, bir atın sağrısına yapışıp rüzgâr gibi uçmak yok muydu?!.. Ne kadar güzel olursa olsun insan aynı yerde oturduğunda hayat yeknesaklaşıyordu. Bir araziyi işlemek, orada mekân tutmak belki kıt kanaat geçinip kaygısız yaşamaktı, ama bu, aynı zamanda heyecansız da yaşamak demek değil miydi!?.. Her gün yeni bir yerde uyanmak, her ay farklı çiçeklerin kokusunda uyumak, her yıl farklı bir yol izleyip yeni hayaller kurmak... Yürük bir Türkmen için ideal hayat tam da bu demekti...
Yeis
Akşam üstleri geliyor Tam insanlar işten çıkarken. Salkım salkım tramvaylardan Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor Namussuz, akşam üstleri geliyor. Neremden yakalıyor, bilmiyorum Ben tam sevmeye hazırlanırken On altı yaşındaki sevgilimi. Elini elimle tutmak Yirmi dört saatte bir Sıcak bir laf dinlemek isterken Rezil... Tam o saatlerde geliyor.
Sayfa 5 - Umutsuzluktan doğan karamsarlık
Elini tutmak istiyorum.
Sayfa 188
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.