"Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu." diyor.
İnsanın içine atmasının, güçlü görünmeye çalışmasının en yorucu hâli bu olsa gerek....
Hayatta, insanların aralığındaki özgürlük hayalleri veya beklentileri üzerine inşa etmeye çalışırlar. Ancak gerçek güç ve başarı, bu sınırların aşılması ve içimizdeki potansiyelin ayrılmasıyla sınırlıdır. İnsanların boyutlarını koymaya çalışırlar, ancak bunlar sadece onların algıları ve kendi sınırlarıdır. Eğer inanırsanız ve kararlı bir şekilde hedeflerinizin sonuçları giderilirse, bu sonuçlar ortadan kalkar.
Başkalarının beklentilerine uymaya, kendi gerçek kimliğinizi ve yeteneğinizi engellemenize neden olabilir. Ancak kendinize güvenmek ve içsel gücünüzü ayırmak, sizi sınırlamak, tüm engelleri aşmanızı sağlar. Yolunuzda ilerledikçe karşınıza çıkan engeller sadece birer meydan okumaolucak. Başaracağına inanıyorum doğru düşündüğün yolda emin adımlarla devam et.
Rüyalarımız bize çok şeyler söyler, özellikle farkına varmakta geciktiğimiz önemli şeyler. Farkına varmazsak ısrarla söylemeye devam eder. Rüyalarımızı anlarsak kendimizi anlarız; zaten rüyalar kendimizi anlamamıza yardımcı olmak için varlar. Aşağıdaki mektubu ismi değiştirerek paylaşıyorum; sanırım konu birçoğumuzun aşina olduğu bir konu.
**
Ben bu aksam bir şey fark ettim. 2. sınıfta bir Emine ile konuştum. Tahtanın önünde çözdüğü sorunun bir yerinde hata yapması ile şaşkına dönmüş, tahtadan yüzünü sınıfa döndüğünde "ben şimdi ne yapacağım?" endişesine kapılan, içinden 'nolur bana yardım et' diye öğretmenine telepati yöntemi ile mesaj gönderen küçücük bir kız çocuğunun yanına gittim bu gece. Ona tahtaya tekrar dönmesi, soruyu ve yaptığı çözümü gözden geçirmesini, hatasını düzeltip arkadaşlarına izah etmesini ve teşekkür ederek yerine oturmasını söyledim
Yıllarca hata yapmaktan sakındım. Her şeyi en güzel, en garanti, en doğru şekilde yapmaya gayret gösterdim. 24 yaşımda erkek arkadaşımdan onay almaya çalışırken yakaladım kendimi. (Yıllarca ailemden onay bekledim ve onlarla artık aynı düşünmediğimi fark ettiğim noktada onay almamak çokta problem değildi. Çünkü pencerelerimiz yıllar içinde çok değişmişti. Şimdi penceremiz aynı olan erkek arkadaşımdan onay bekliyordum.) Çünkü hata yapmamalıydım. Sanıyordum ki ben hata yapmaktan korkuyorum. Ara ara 3 - 4 yıldır bu başlığı düşünür dururum. Korkum hata yapmak değilmiş, korkum hata yaptıktan sonra onu nasıl toparlayacağımı bilememekmiş.
Kafamda açıklarken daha zeki gözüküyordum gel gelelim bence işe yarıyor... Toplum içinde konuşma yapmak en büyük korkulardan biri biliyorsunuz değil mi? Yani aslında bir parçası olduğumuz toplumdan epey epey korkuyoruz.Akrobasi dersi alıyordum, orada (@havadaakrobasi mükemmel bir konuşma yapmıştı beynime kazınmış... Bize tüm gün üzerinde çalıştığımız akışı sergilememiz gerektiğini söylemişti ders sonunda, ben de gerildim baya (Yapamıyordum hareketleri) Sonra oturup "aslında ne kadar insan, titriyor olmanız hareketleri yaparken" diye söylemişti o kadar o kadar içime işlemiş ki o cümle... "Aslında ne kadar insan" Ne zaman kendimi utanç duygusuna kaptırıyor olsam karşımdaki insanın gülümsediğini görüyorum. Başkasının utancında çok samimi bir şeyler hissediyoruz, empatiyi çok rahat kuruyoruz... bilmiyorum bana insanları birbirine yakınlaştıran, böyle o yüksek yüksek karizmatik duvarlarımızı yıkan bir şey gibi geliyor bana kendine gülmek... hoş yani... neyse... ha bir de o çalışıp yapamadığım hareketi o konuşmadan sonra yapabilmiştim, meğerse kendimden bile utandığımdan kimse izlemiyorken bile yapamıyormuşum, utanç ve korku ortadan kalkınca akış gerçekten akış oldu... (: @havadaakrobasi sizi çok özledim❤
Zaman tasarruf edeyim derken aslında başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değildi. Yaşamlarının git- tikçe daha zavallı, daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı. Bu gerçeği sadece çocuklar taa yüreklerinde hissettiler. Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu.
Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu.
rivayete göre yüzyıllardır ekim'i bekler dururmuş. ma vi dünya güneş'in etrafındaki dönüşünü her tamamladığında; bu Kez Kavuşacaklarını umut eder, zaman geçtikçe gelen yeni yılın ötekilerden farklı olmadığını anlarmış.
bilmezmiş Ki Kavuşurlarsa zaman duracak, boyutlar birbirine Karışacak... bilmezmiş, Kavuşurlarsa varlar yok olacak.
"Şöyle bir ispanyol atasözü var Çok fazla güneşli gün çölle sonuçlanır. Dürüst olmak gerekirse, ilk başta parlak ve güzel halinden etkilendim. Çünkü o zamanlar çok bitkin ve üzgündüm. Ama zaman geçtikçe acını ve saklamak istediğin şeyleri öğrendim. Onlar sayesinde seni daha iyi tanıdım. Ve sana daha çok aşık oldum. Bu yüzden, umarım içinde bulunduğun fırtınadan çok fazla nefret etmez ya da gücenmezsin. Tüm fırtınalar dinmeye mahkumdur. Herkesin kendi fırtınası vardır. Ama fırtınayı yaşarken, yanında birinin olması daha güvende hissettirmez mi?"
Karar vermek, adım atmak,
olan bitenle başa çıkmak.
(olmayan ve bi türlü bitmeyenler dahil)
yalnız hissediyorsun Kendini.
ayrı düşmüş, eksik Kalmış,
uzaydan gelmiş gibi.