"Yolculukların en çilelisi aşk için yapılandır. Ve zorluk ne kadar artarsa aşk o kadar kıymete biner, o kadar anlam kazanır, o kadar vazgeçilmez bir hal alır."
Kitabı alırken yazarın kendi sosyal medya hesabından görüp ertesi gün aldım. İyi ki almışım diyorum şimdi bakınca, dün başladım ve ertesi gün gece yarısına doğru bitti. Su gibiydi resmen her şey. Olayın tek ana karakter etrafında dönmemesi okuru bıktırmıyor, her sayfada biraz daha şaşırdığım oldu, hafiften ağladığım da. Gel gelelim konusuna ki burası spoiler içerebilir. :) Defne ve Mert isimli genç karakterlerimizin evlenmesine birkaç ay kala Defne ortadan kayboluyor ve olay burada şekillenmeye başlıyor. Tatlı bir aşk hikâyesi okuyacağız desem de yanlış tahmin etmişim. Kitabın ortalarında kadroya dahil olan Deniz'i okurken resmen kalbim eridi. Aklımda kalan en tatlı karakterlerden birisi. Olay o kadar birbirine bağlı gidiyor ki, adeta bir çember gibi, nereye baksanız ucunun dahil olduğu bir karakter var. Rüya karakterinin sonda bize yansıttığı pişmanlığı, şaşırmışlığı ve hayal kırıklığını da yazar güzel aktarmış. Defne'ye sinirlendiğim zamanlar çok oldu çünkü Mert üzdürülecek birisi değildi bana göre, çok saf ve hoş seviyordu kızımızı. Kitabın sonunda keşke ikincisi hemen çıksa da alıp bir solukta bitirsem diye düşündüm. Kitapta Defne'nin bazı yerlerde bunalımı, yalnızlığı o kadar hepimizce anlattığı yerler var ki, çok ayrı bir kısım oldu benim için. Alınır, okunur, tam çerezlik bir kitap, soluksuz biter. (:
Aşkın -De HaliBüşra Yılmaz · Epsilon Yayınevi · 2022675 okunma