Keşke başka şeylere inansaydın reis?
Özgürlüğü insanlığın ilk koşulu olarak savunduğum için, dünya çapındaki bir eşitliğin, emeğin kendinden örgütlenmesi, özgürce örgütlenmiş olan üretici birliklerinin ortak mülkiyeti ve despotik ataerkil devletin yerini alacak olan komünlerin spontan federasyonları aracılığıyla sağlanması gerektiğine inanıyorum.
Bununla birlikte, emeğin örgütlenmesi ifadesi, atölyenin örgütlenmesi, ordunun örgütlenmesi, polisin örgütlenmesi, hayır işlerinin örgütlenmesi, savaşın örgütlenmesi gibi açık ve rasyonel bir anlam taşır. Bu açıdan ekonomistlerin pole­miği acınacak bir aptallığın damgasını taşır. Emeğin örgüt­lenmesinin bir ütopya ve kuruntu olmadığı da bir o kadar kesindir; çünkü, uygarlığın en üstün koşulu olan emek var olduğu andan itibaren zaten bir örgütlenmeye tabi kılınmış­ tır, bu örgütlenme ekonomistleri tatmin ederken sosyalist­lerce iğrenç bulunmuştur.
Reklam
bugüne kadar gördüğüm en güzel eleştiri:)))
Günümüzde en tartışmalı sorun kuşku yok ki emeğin örgütlenmesi sorunudur. Vaftizci Yahya'nın çölde, Tövbe edin! diye vaaz etmesi gibi, sosyalistler de dünya kadar eski şu yeniliği her yerde söyleyip duruyorlar: Emeği örgütleyin!; fakat bu örgütlenme­nin ne olması gerektiği hakkındaki fikirlerini asla söylemi­yorlar.
İnsanı anormallikten, dolayısıyla suçtan ve günahlardan ne karınca yuvası, ne “dördüncü sınıfın” zaferi, ne yoksulluğun ortadan kaldırılması, ne de emeğin örgütlenmesi kurtarabilir.
Mahnovist hareketin tarihine girmeden önce, belirtilmesi gereken bir nokta var; Rus Devrimi’ne “Ekim Devrimi” denildiğinde, farklı iki olgu birbirine karıştırılıyor: Kitlelerin, devrimi gerçekleştirirken kullandıkları sloganlar ile devrimin sonuçları.1917 Ekim kitle hareketinin sloganı “Fabrika İşçinin, Toprak Köy­lünün” idi. Kitlelerin tüm toplumsal ve devrimci programı, şu kısa ama oldukça anlamlı şiarla dile getirilmişti: Kapitalizmin, ücretli eme­ğin, devlete olan köleliğin yıkılışı ve üretenlerin özyönetimine dayalı yeni bir yaşamın örgütlenmesi. Ancak, Ekim programı gerçekte hiçbir şekilde hayata geçirilmedi. Kapitalizm yıkılmadı, tersine reforme edildi. Ücretli emek ve sömürü devam etti. Yeni devlet aygıtının işçi­lere uyguladığı baskı, büyük toprak sahipleri ve kapitalistlerin hakim olduğu devlet aygıtının baskılarından daha az değildir. Bu nedenle Rus Devrimi ancak çok öznel ve dar bir bakış açısıyla “Ekim Devri­mi” diye adlandırılabilir: Komünist Parti’nin amaçlarını ve görevleri­ni gerçekleştirmesi olarak. Ekim Devrimi, tıpkı Şubat-Mart 1917 Devrimlerinde olduğu gibi, Rus Devrimi’nin genel ilerleyişinde sadece bir aşamaydı. Ekim hare­ketinin devrimci güçleri, Komünist Parti tarafından kendi plan ve amaçları için kullanıldı.
495 syf.
·
Not rated
“Bugüne kadarki tüm toplumların tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir.”
Karl Marx’ın Londra’da sürgün yıllarında yazmaya başladığı Fransız Üçlemesi, “Fransa’da Sınıf Mücadeleleri 1848-1850”, “Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i” ve “Fransa’da İç Savaş” olmak üzere üç kitaptan oluşuyor. İncelemem bu üç kitabı kapsıyor ve her birinde önemli gördüğüm noktalara değinmeden geçemedim, dolayısıyla uzun bir inceleme
Fransız Üçlemesi
Fransız ÜçlemesiKarl Marx · Yordam Kitap - Klasik Marksist Kuram Dizisi · 201647 okunma
Reklam
Fordizm (montaj hattı) ve Taylorizm (emeğin “bilimsel” örgütlenmesi) gibi mekanize üretim yöntemleri emeği niteliksizleştirerek işçi konseyilerinin ayağının altındaki toprağı kaydırmıştı.
560 syf.
·
Not rated
·
Liked
emeğin politik örgütlenmesi konusunda, kendisi de bir işçi/zanaatkar olan bebel'in ne kadar önemli bir figür olduğu, almanya'da hemen her şehirde adına bir cadde olması ile de belirgindir. kadınların mücadele içinde edinmesi gereken yer konusunda zamanının ötesinde fikirleri olan bebel, bu kitabında özetle kadını "eş değil yoldaş" olarak görmek gerektiğini söyler. tavsiye edilir.
Kadın ve Sosyalizm
Kadın ve SosyalizmAugust Bebel · Agora Kitaplığı · 201390 okunma
33 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.