Sınıfsal çelişkilerin üstü din örtüsüyle örtülerek, emekçi kitleler arasındaki dinsel ve mezhepsel ayrımlar kullanılarak, sömürü çarkının aksamadan işlemesi sağlanmaktadır. Bu noktada şöyle der V. İ. Lenin: "İşçi sınıfı bölünmek değil, birleşmek zorundadır. İşçi sınıfı için, onun düşmanları tarafından cehalet içindeki kitlelerin bilincine ekilen us dışı düşünce ve anlamsız kör inançlar kadar, acımasız bir düşman yoktur..."
CEMİL MERİÇ'İ TANIMA
Cemil Meriç, diyalektiği bir metot olarak uygulayan 'serazat' bir düşünür; sonunda titreyip kendine/yuvaya dönmüş, hidayete ermiş, hak yolunu bulmuş eski bir Marksist; Batı'yı tanıdığı ölçüde, ışığın ancak Doğu'dan gelebileceğinin farkına varmış eski bir batıcı; Doğu ile Batı ve/veya 'muhteşem bir mazi' ile
Reklam
380 syf.
·
Not rated
Çürümüşlüğün Romanı!
“Demek iki gün hastalanınca yerine adam alıvermişlerdi? İyi ama keyfinden mi hastalanmıştı? Allah'ın bir derdi, illeti.” (Sf. 84) Orta Anadolu’nun Ç. Köyünden üç arkadaş, Köse Hasan, İflahsızın Yusuf ve Pehlivan Ali çalışmak için düşer şehir yollarına. Bizde onlarla soluğu Çukurova’nın bereketli topraklarında alırız. Alırız almasına
Bereketli Topraklar Üzerinde
Bereketli Topraklar ÜzerindeOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20205.9k okunma
Emek, Sömürü, Kapitalizm
"Biz ayakkabı giymeyiz." "Ne yani, karşımda bir gezegen dolusu Oklahomalı mı var? Bak, Joe, biz bunun icabına bakarız. Bir kampanya yaparız, herkes utancından ayakkabı giyer. Sonra onlara bir de ayakkabı boyası satarız!"
Sayfa 214Kitabı okudu
Marx'a göre sömürü ve egemenlik refah ve gücün rastlantısal bir şekilde eşitsiz dağılımından daha fazlasını yansıtır. Sömürü, kapitalist ekonominin zorunlu bir parçasıdır. Tüm toplumlarda sömürü vardır ancak sömürünün, kişisel olmayan ve "nesnel" olan ekonomik sistem tarafından yerine getirilmesi kapitalizme özgüdür. Sömürü, daha az iktidarla ilgili bir sorun daha çok ekonomistlerin çizelgeleri ve modelleriyle ilgili bir sorun olarak görünür. Üstelik baskı nadiren çıplak kuvvettir, bunun yerine bugün sadece ücretli emek yoluyla tatmin edilen, işçinin kendi gereksinimleridir.
Sayfa 172
Böylece, Marx şu sonuca vardı: İşçinin tüm üretim gücünün değeri onun geçimini sağlamak için gerekli iş saatlerinin sayısına eşittir. İşgücü kapitaliste bu fiyat üzerinden satılmaktadır. İşçi bundan uzun çalışabilirse artakalan emeği işgücünü satın alan ya da kiralayana aittir. İşgücünün üretkenliği ne kadar çok olursa, yani işçi, saat başına ne kadar çok üretim yapabilirse, geçimini sağlaması için gereken iş saatleri o kadar azalır ve sömürüldüğü süre o kadar uzar. Bu da gösteriyor ki, kapitalist sömürünün temeli, işgücünün yüksek üretkenliğidir. Eğer işçi bir işgününde ancak günlük geçimini sağlayacak kadar üretim yapabiliyor olsaydı, değer kuramı çiğnenmeksizin sömürülmesi imkânsız olurdu; bu, ancak kazıklama, hak yeme ya da cinayet yollarıyla olabilirdi. Ama bir kez, makineler sayesinde, insanın ihtiyacından fazlasını üretmesi mümkün oldu mu, kapitalist sömürü de mümkün olur. Bu, emek de dâhil olmak üzere, her metanın gerçek fiyatı üzerinden alınıp satıldığı anlamında, "ideal" bir kapitalist toplumda bile mümkündür. Böyle bir toplumda sömürü adâletsizliği, işçinin emeğinin "âdil fiyat"ını almamasından değil, onun emeğini satmak zorunda kalacak kadar fakir olmasına karşılık, kapitalistin geniş çapta emek satın alıp ondan kâr edebilecek kadar zengin olmasından ileri gelmektedir.
Sayfa 470 - LiberteKitabı okudu
Reklam
274 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.