Dindarı, dini 'religion' (Tapınak dini, ölüler dini, ruh dini, hayata indirgenmemiş din) olarak anladığı için iktidara geldiğinde namazı, orucu, hacı, kurbanı, başörtüsünü devlet eliyle uygulamaya hatta dayatmaya kalkar. İran, Taliban vs. bunun örneğidir. Laiki de dini 'religion' olarak anladığı için iktidarı elinde tuttuğu sürece buna direnir ve devlet din kuralları ile yönetilemez der durur. Ritüelleri 'din kuralları' olarak anlar çünkü neredeyse herkes öyle görmektedir. Oysa devlet söz konusu ise 'din kuralları' şunlar olmak icap eder: Hak, adalet, eşitlik, kardeşlik, özgürlük, dürüstlük, yetimi, yoksulu, işçiyi, emekçiyi, 'alttakini' korumak, mazlumun yanında olmak, zayıfı güçlüye ezdirmemek, faiz, emek sömürüsü, kamu imtiyazı gibi yollardan 'kenz' ve 'temerküze' (Mülk biriktirmeye ve mülkü tekelleştirmeye) izin vermemek, ülke kaynaklarını zenginler arasında dönüp dolanan bir tahakküm(baskı) aracı olmaktan çıkarmak, hakça dağıtmak, eşitçe bölüştürmek, 'ortak iyiyi' iktidar yapmak... Velhasıl adam gibi bir 'adalet devleti' haline gelecek ilke, değer ve kurallar bütünü...
Sayfa 176Kitabı okudu
Geri139
395 öğeden 391 ile 395 arasındakiler gösteriliyor.