Kısaca ve daha önce kitaplarımda ayrıntılarıyla geliştirdiğim, bir tür "Türkiye Yasası" haline getirdiğim bulgularımın birisinden söz etmek durumundayım: Moskova Büyükelçiliği, Washington ve CIA için, Türk diplomatlarını sınama yeridir. CIA, buraya bakar ve karışık dönemlerde, Türkiye Dışişleri Bakanları, Moskova Büyükelçileri'nden
Tayyip'in oğlunun çarpması ile vefat eden Sevim Tanürek'in eşi Ahmet Tanürek ile konuştum. Tayyipten yanıt gelmiyordu bakalım Ahmet bey ne diyecekti. Anlattıkları ibret belgesiydi. LÜTFEN dikkatle okuyunuz..
"Tayyip'in oğlu kırmızı ışıkta geçiyor. Peşine siren çalarak ekip takılıyor. Kaçarken, yaya geçidinde eşime çarpıyor. 30 metre sürüklenen eşim 6 gün sonra vefat etti.
Yakalandığında polislere Tayyip'in oğlu olduğunu söyleyince herşey değişti. Karakola gittik çocuğun ehliyetini sormuyorlar. Polislere hatırlattığımızda 'siz ukalalık etmeyin, biz ne yapacağımızı biliriz' dediler. Kazadan hemen sonra tarihte ilk kez belediye arazözleri mahallemize gelip caddemizi baştan aşağı yıkadı. 35 metre fren izi vardı ve her şeyi bir anda yok ettiler. Çocuğun ehliyeti yoktu. Kazadan üç ay önce verilmiş gibi ehliyet düzenlediler...
... O zaman anladık ki, karşımızda bir 'dev' vardır ve onunla baş etmek mümkün olmayacaktır. Biz bu durumda aile meclisi olarak toplandık ve işin ucunu bırakmaya karar verdik.
Sayfa 73 - Tık Yok Derken isimli köşe yazısındanKitabı okudu
Geçtiğimiz aylarda fethullah'ın ele geçen kasetleri televizyonlarda açıklandı. cemaatine özünde şu mesajı veriyordu: devleti belli etmeden sessizce ele geçireceğiz adliye(yargıçlar savcılar) mülkiye (valilikler kaymakamlıklar) ve emniyet çok önemlidir.
Sayfa 67 - Fettullah Olayı adlı köşe yazısındanKitabı okudu
Açığa çıkacakları gün gelinceye kadar! Kendilerini gizlemeye çalışıyorlar. Fettullah bey adamlarının bu kadar ödlek olduğunu bilse, taa Amerika'da bile çok üzülür
Sayfa 65 - Fettullah bey takımı adlı köşe yazısındanKitabı okudu
Ertuğrul Özkök - “Bak, yılbaşı geliyor. Bakarsın iyi bir prim verir. Rahatımıza bakalım şu dünyada be. Bize ne yolsuzluktan, siyasetten! Millet bıkmış artık bunlardan. Bunları okumak istemiyor.”
Ertuğrul Özkök - "Bak, Doğan Medya Grubu'nun bütün kuruluşları şu anda çok iyi gidiyor. Fakat hükümet isterse en sağlam kuruluşları, en sağlam bankaları bile bir günde batırır. Müfettiş gönderir, maliyeci gönderir, nasıl olsa bir eksik veya yanlış bulur. Şimdi senden ricam, iki-üç ay hükümetle ilgili bir şey yazma. Bu, Aydın Bey'in de ricasıdır"
Emin Çölaşan - "Yav Ertuğrul, tam seçim öncesindeyiz. Ne yazayım yani ben? Okuyucu beni tefe koyar. Bütün saygınlığımı yitiririm. Ayıp olur yani"
Ertuğrul Özkök - "O halde bir ay falan yazma."
❝
Namuslu insanlar geçim sıkıntısından inim inim inlerken hayali ihracatçılar, şikeli iflasçılar, altın madalyonlu türedi zenginler ortalıkta kol geziyor ve hepsi de krallar gibi yaşıyorlar.
❞