... En öndeki süvari, 'Pekâlâ,' dedi, 'rahatsız etmeyesin. Sabahleyin geldiğimizi söyle yeter. Biz Server-i Käinatın ashabındanız. Efendimiz, Selim Han'a selam söyledi ve buyurdu ki, Haremeyn'in hizmeti kendisine verildi!" Bunları söyledikten sonra geldikleri gibi süratle uzaklaştılar. Ufukta kaybolurlarken sancakları geride ışıklı izler bırakıyordu. Tam, 'Bu muhterem zatlar kim ola ki?' diye düşünmeye başlamışken ben, bir ses, 'Nasıl tanımazsın?' dedi, 'Öndeki Hazret-i Ebubekir'di, yanındakiler ise yakın dostları, Ömer, Osman ve Ali'ydiler."
Yavuz Selim Han bunları başı önünde dinledikten sonra, bana dönüp, en az Hasan Ağa kadar titreyen bir sesle, "Bilir misin Hasan Can," dedi, "biz emir olunmadıkça kıpırdamayız. İşte şimdi beklediğimiz haber gelmiştir. Baharla birlikte yola çıkabiliriz."