‘’Birçok şeyin gösterildiği için ve göründüğü kadarıyla varolduğu, sergilendiği için ve seyredildiği için ve seyredildiği kadarıyla değer kazandığı bir toplum çıktı ortaya. Epeydir vitrinde yaşıyoruz hepimiz.’’
‘’Kazanacaksınız çünkü gereğinden çok kaba kuvvete sahipsiniz. Ama inandıramayacaksınız. İnandırmak için ikna etmeniz gerekmektedir. Ve ikna etmek için ihtiyacınız olan şey de sizde yok: mantık ve Mücadelenin haklılığı.’’
‘’Aslında insanlar akıldan ya da hakikatten değil, sırf doğdukları için yaşarlar ve kalpleri, çarptığı müddetçe, çaresizliklerini işleyip parçalara böler, kendi de sabırla çalışmaktan cevherini yitirerek viran olur.’’
‘’Kuşkusuz İstanbul’dan geçip de, Karaköy’de, rıhtımın arkasına düşen sokaklarla, o pek de geniş olmayan caddeleri görmemek, İstanbul’u görmemiş olmak demekti.’’
‘’Sanat karşı koymaktır. Onlarsa herkesin (başta, yazarı çizeriyle sanatçılar) baş eğmesini istiyorlar. Bunlar değil acı çeken insanı, bir natürmort’u bile doğru dürüst olarak göremezler.’’
‘’Bu İstanbul, yedi tepe üzerine kurulmuştur ama, kaç yetmiş bin kez, sevmesini bilenlerce efsunlanmış bir kenttir. Ona bakmayı, onu görmeyi, onu yaşamayı bilmek başka bir şeydir. Her kulun harcı değildir.’’