Ebu Zer iki şeyi hazmedemiyordu:
1. Valilerin tebaalarından daha üst bir seviyede yaşamaları Çünkü ona göre vali demek, ne demek idi? "Tebaasından önce acıkan, tebaasından sonra doyan adamdı!" Yani o önce halkı doyuracak, bütün halk doyunca ancak o doyacak! Bütün halkın doyması da pek mümkün olmadığı için, vali demek Ebu Zer'e göre aç adam demekti. Onun kitabında yazan bu! Çünkü o bunu görmüş Peygamber'den Ebû Bekir ve Ömer'den. 2. Sahabenin Hz. Peygamber Dönemi'nden farklı yaşamaları Ebu Zer bunu da hazmedemiyordu. O kendisine Efendimiz'den duyduğu (Kıyamet günü bana en yakın olanınız, onu dünyada nasıl bırakmışsan o hâliyle dünya hayatından ahirete göçen, bana kavuşanınızdır.) bir hadisi hedef olarak belirlediği için istiyordu ki bütün sahâbî de böyle olsun. Meşru ve helal bile olsa sahâbîye mal biriktirmeyi yakıştıramıyordu. Bu Ebû Zer'in içtihadıdır. İşte Ebû Zer bu iki şeyi hazmedemediği için mücadelesi hep bunun üzerinden yürüyordu.
Hemen alışılmadığını kendimde göstermiş de oldum (:
Gün boyunca, çoğu belki aynı olsa bile 50-60 bin düşünce geçiyormuş aklımızdan. Peki bunların kaçı olumlu düşünce? Hangi düşüncemizde kendimizle olan güzel bir iletişimimiz var? Hangi düşüncelerimiz kendimizi veya hayatı gerçekten sevmekten oluşuyor? Hangi düşüncemizde gülümsedik veya içimiz ferahladı?.. Aklımızdan geçirdiğimiz düşünceler bizim
Reklam
BU VATAN ÇOK KUTSALDIR
Bu kahpe düzen yıkıldığın da Kalite söz sahibi olduğun da Suat SUNA & Gökhan ER dostluğu Çok iyi anlaşılacak kuşkum yok buna Hep kendimizden vererek eser ürettik Kendi cevherimizi işledik Birilerinin adamı olmadığımızdan Gündeme getirilmedik Biz her şeye rağmen İşimizi en güzel şekilde icra ettik Gelecek nesile muhteşem bir yol haritası çizdik Sakın unutmayın Bu Vatan çok kutsaldır Sadece zamanı vardir Görevini yapmayanlarin sonu perişan olacaktır Gökhan ER I 22 Mayıs 2024 I
720 syf.
·
Not rated
Herkesin Var Bir Travması
Bu kitabı heyecanla bitirip sanırım bir günde bitirdim, ikinci kitabının da bir kısmını okudum. Travmaları işeyişi bence güzel. Evet hepimizin anne babalarıyla bir noktada sorunları var. Sanırım en çok beğendiğim kısmı, kızın annesinin hiçbir zaman iyi olamayacağını kabullenişi oldu. Karakterler çok yakın hissettiriyor ve öykü çok çok içine çekiyor ama biraz yaşıma uygun olmayan bir roman gibi. Özellikle popüler kültürden uzak kalmamak için okumak istediğim bir kitaptı. Yani bir oturuşta okuduğumu düşünürsek başarılı bir çalışma ama çok etkileyici değil diyebilirim.
On Üç’ü Bağlamak
On Üç’ü BağlamakChloe Walsh · Martı Yayınları · 2024321 okunma
316 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 14 hours
Dolanma, Direkt Git
Bu bir yazarı yazmaya ikna etmeye çalışan bir editörün hikayesi. Bu hikayeden aldığım en önemli ders ise yazmak için kendimi açmam gerektiği oldu. Bir şeylerin etrafında dolanıp durmak yazar olmak için yeterli değil. Kendi gerçeklerimi ağız dolusu bağırmalıyım! Ve aynı zamanda kitapları ne kadar sevdiğimi bir kere daha fark ettim. Öykü olarak bence sıradan ama bu sıradan öykü güzel işlenmiş ve verdiği ders benim için çok değerli. Beğendim.
Kitabına Göre
Kitabına GöreJasmine Guillory · Beta Byou · 20249 okunma
Reklam
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 4 days
" Modern edebiyatın en önemli isimlerinden biri olan Franz Kafka'nın 1919 yılında Julie Wohryzek ile nişanlanması üzerine, bu nişana karşı çıkan babası Hermann Kafka'ya yazdığı bu uzun mektup, ona bu olay nezdinde söyleyemediği her şeyi içeren bir tür 'itiraf' metnidir. ... Kafka'nın dostu Max Brod sayesinde edebiyat dünyasına kazandırılan bu mektup yüzyılın en büyük itiraf metinlerinden sayılır." Okuduğumuz kitap özetle güzeldi. Bir babanın çocuklarına davranışına karşın oğulun gözünden oluşan "baba" figürünü okuyucuyla paylaşmakta. Fakat anladığım kadarıyla Kafka tüm kitaplarında olay örgüsü tekrar yazım biçimini kullanıyor. Kitaplar güzel fakat bir süre sonra sürekli aynı tonda vurgular yapıldığını, bize aynı şeyi sürekli dolaylı yoldan betimleyerek yeniden ulaştırdığını fark ettiriyor. Bu durum, şahsi fikrimce, zaman zaman okuyucuyu bunalımda bırakmakta. Yine de Franz Kafka'yı eleştirmek haddimize değil elbette lakin düşünce paylaşımı diyebiliriz, efendim.
Franz Kafka
Franz Kafka
Babaya Mektup
Babaya MektupFranz Kafka · Ren Kitap · 201740.6k okunma
Aydınlık! Sen en güzel aydınlık! Bizi bırakma. Kalplerimizde girmediğin köşe kalmasın.
Beni güzel hatırla Bunlar son satırlar Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından Yada bir yağmur sel oldum sokağında Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim Beklide bir rüyaydım Senin için.. Uyandın ve ben bittim Beni güzel hatırla Çünkü sevdim seni ben her şeyini Sana sırdaş oldum dost oldum koynumda ağladın Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini Beni üzdün kınamadım Alışıktım vefasızlığa el oldun aldırmadım Beni güzel hatırla Sayfalarca mektup bıraktım sana Şiirler yazdım her gece Çoğunu okutmadım Sakladım günahını sevabını içimde Sessizce gittim senden öncekiler gibi sende anlamadın Beni güzel hatırla Sana unutulmaz geceler bıraktım Sana en yorgun sabahlar Gülüşümü gözlerimi sonra sesimi bıraktım En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye Vedalar bıraktım duraklarda Ne arasan bir sevdanın içinde Fazlasıyla bıraktım ardımda Beni güzel hatırla Dizlerimde uyuduğunu düşün Saçını okşadığımı üşüyen ellerini ısıttığımı Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne Anlından öptüğüm dakikaları Birazdan kapını çalan kişi olabileceğini düşün Şaşırtmayı severim biliyorsun Bu da sana son sürprizim olsun Şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum Beni güzel hatırla GİDİYORUM …
Eskilerin güzel bir sözü vardır; "İnsan sevdiğine darılmış, küsmeyi bulmuş; bir şey diyememiş, susmayı bulmuş.” İnsan sevdiğine küser, sevdiğine susar en çok.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.