Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enise

Dünyaya zihnimizdeki filtreler aracılığıyla bakıyoruz. Bu filtrelerin duygularımızın, olaylara verdiğimiz tepkilerin ve bazı zihinsel hastalıkların nedeni olduğu düşüncesini Shakespeare’inkinden daha özlü bir şekilde ifade edemezdim.: “İyi ya da kötü bir şey yoktur, bir şeyi iyi veya kötü yapan düşüncedir.”
Reklam
Din samimiyettir. Bu samimiyetin birinci önceliği Allah’a karşı samimi olmaktır. Allah’a karşı samimi olmak, kişinin Allah’a ve O’nun koyduğu kainat düzenine herhangi bir zorunluluk icabı değil, kendinden bir yönelişle uyması demektir.
Bazen öyle olur, insan kaçtığının kendi olduğunu unutunca, yola koyulur.
Sayfa 256Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çok mu yalnızdım? Öyleyse bile, bunu kendim kalabilmek için göze almış olmalıydım. Ama işte, insan bazı bedelleri ömür boyu ödemek istemiyor. Tek başına bir şey değil, kendinden büyük bir şeyin parçası olmak istiyor bazen. Ummanın damlası, başağın buğdayı, ağacın dalı, hatta dalın hışırtısı… Çareyi kainatın sırrında değil, kendi gibi bir başka ben’in yamacında arıyor. Ufacık bir yakınlık uğruna, canını sıkacak, kalbini kıracak, kendini değişmeye zorlayıp hayatını büsbütün karartacak birilerini istiyor o zaman yanında.
Sayfa 193Kitabı okudu
Sevilmeyenler çünkü, sevmeyi de bilmezler, beceremezler yani.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
Adil bir toplum, en dezavantajlı üyelerine ne kadar uygarca davrandığıyla ölçülür. Toplumun adalet duygusu, medeniyet seviyesi en dezavantajlı kesimlerine, engelli, yoksul, mülksüz ve güvencesiz üyelerine hangi güzel imkanları sunabildiğiyle miyara vurulur.
Sayfa 279Kitabı okudu
Dikkatin son zamanlarda çabucak dağılıveriyor. Hayata dikkat kesilme arzunu yitirdin belki de. Görebilmeyi umut ettiğin ne varsa sana çok uzak olduğunu biliyorsun ve yakınına sokulanlar sadece huzursuzluğunu artırıyor.
Artık kabullendin, her veda ilki gibidir, artık biliyorsun, ayrılıp giden de geride kalan da bir parça ölmüştür.
Her şeyin geçmişte kaldığını düşünmek canını yaktı. Onun da canı yandı mı, bilmiyorsun. Uzakta çünkü. Sesi de yok, kelimeleri de.
İçindeki kuyunun seni hiç terk etmeyeceğinden korkuyorsun. Kuyu senin içinde ve sen kuyunun içindesin; kalbinin küf ve rutubet kokulu taş duvarlarını çürümüş kara yosunlar kapladı, kendi yalnızlığında bekleyip dururken.
Reklam
“Sen gerçek misin?” diye soracaktın az daha. Oysa mucizelere inanıyorsun: Babasız dünyaya gelen çocuğa, ayın ortadan ikiye ayrılmasına, Kızıldeniz’in yarılmasına, toprağa konan ölünün dirilmesine ve aşka.
Acı hissetmek eğlenceli değildir. Kendimizin acı çekmesine izin verdiğimizde bunun doğru olduğunu görebiliyoruz ancak kişilerarası nörobiyoloji, duygusal sinirbilim ve bağlanma çalışmaları alanındaki araştırmalarla daha da netleşen şey, bazılarımızın gerçekte zor şeyleri nasıl hissedeceğimizi bilmediğimiz. Bu bazılarımıza asla öğretilmedi. Beynimizin sosyal-duygusal kısımları ilk yıllarımızda şekillenirken ve yabancı bir hüzün, öfke, utanç, korku, yalnızlık ülkesine vardığımızda huzur, sakinlik ve rahatlık durumuna geri dönmek bize sevgiyle gösterilmedi.
Sayfa 230Kitabı okudu
Oysa insan en çok kendisinden saklanır. En çok kendisine yalan söyler, kendisini kandırır.
Sayfa 253Kitabı okudu
Bir ruhun diğerine yardıma heveslendiği, bir ıstırabı dindirmeye talip olduğu her seferinde dünya güzelleşir ve buraya geldiğimize, insan olduğumuza değer.
Sayfa 214Kitabı okudu
Çoğunlukla olmamızı istedikleri kişi olduğumuzda, bunun harika bir şey olduğu konusunda pekiştiriliriz ve bir süreliğine iyi hissederiz ama bu his etkisini yitirir. Böylece, kendimizi yeniden iyi hissetmek adına başkaları için daha fazla şey yapmaya başlarız.
Sayfa 171Kitabı okudu
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.